Wednesday 20 August 2014

DAY2 – 16.08.2014 KHOR VIRAP - NORAVANK - KARAHUNGE - TATEV - KHNDZORESK





Sabah 07:00de bizi goturecek arabanin soforu geliyor ve yola cikiyoruz. Mesafe cok uzun oldugu icin 07 :00 baslangic verdik, 06:00 verseymisiz daha iyi olacakmis. Bunu gunun sonunda anladik. Hava Erivan’da cok sicak, baslangic 28C bakalim yine 38C olacak mi diye merak ediyorum. Ama kiliselerin dag tepelerinde oldugunu unutmusum.

Khor Virap: Ilk duragimiz Khor Virap uzaktan gozukunce bir an Ishak Pasha sarayi aklima geldi, o da ne cilgin bir yerdeydi diye dusundum, insanin deli olasi gelir oraya koymasi icin sarayini. Khor Virap Agri’nin devasa kutlesinin onunde duruyor. Elim fotograf makinama gidiyor, bir daha nerede boyle foto bulabilirim. Bir aile gelmis, kurbanlik horoz getirmisler. Hiristiyanlikta yasak degil miydi diyerek sorular yankilaniyor, herkes parasina gore kesiyor, papazlara degil, kendilerinin yemesi zorunluymus. Kilisenin bekcisi pos biyikla foto cektiriyoruz, buralari temizleyip bakimini ben yapiyorum diyor. Bize yerdeki tuneli gosteriyor, girmek ve gezmek mumkun, bizi haci mi yapmaya calisiyor yoksa? Erivan’da ozellikle hicbir kilise gezmedim, yenidir sehir ici kiliseleri, malum ruslar pek bir kilise severlerdi demir perde dusmeden evvel. Muzelik bir ikisi harici hepsini koy sepete, sehirde kilise mi, ne gerek var, daga gitsinler, eski Sovyet adetidir malum. Rusya’da sehirin icinde tek kilise birakmamisti ,muzelikler harici, komunistler.

Noravank: Bir sonraki duragimiz Noravank. Sevan Hoca’nin dedigi gibi, bir calimla dagin ustunde dikilmis, sarisin. Yine bir kilise dag basinda, yine cok eski, neredeyse altindaki ve arkasindaki topragin rengi ile ayni. Ilk giriste, tas kabartma haclar var. Nasil bir renk, nasil bir kabartma diye bakmaya doyamiyorum. Dokunmak serbest. Dokununca sanki yek pare gibi geliyor. Khachkar diyorlar bu hac kabartmalarina. Tasin oyulmasi ile yapiliyor. Ne kadar anlatsam zor, ama biraz ilerideki yaziyi okuyunca, hakikaten bu khackar (hac+tas)’larin su ana kadar yapilan en iyilerden oldugunu okuyorum. Kullanilan kirmizi boya karadut solucanlarindan elde ediliyormus, formulu kayip, gunumuze ulasmamis.
Kalabalik mi, pek degil. Iranli bir aile Facebook fotografi cekecekler diye 25 kisi o narin merdivenlerinde zipliyorlar, bagiriyorlar, guluyorlar, neredeyse parca koparip yere atacaklar. Gercekten de Ermeniler cok sabirli, biz de camii’de boyle bir olay olsa, uyaririz en azindan. Kilise gezmek ve FB fotografi. Nelere dayanmis kilise bunlara da dayanir. Iki tane kilise gozukuyor yan yana, icinde mumlar yaniyor, icice arkadan dolasan odalar ve hala bazen ayin yapildigini icin bir ayin duzenegi, yani perdeler kapaniyor ayin yapilmayinca, iceride beyaz guvercinler var, ozel secilmis belli, hareketleri ve ucuslari sadece buranin guvercini oldugunu belli ediyor, normal guvercinlerden biraz daha kucuk sanki. Yolumuz uzun, sofor arka bagajdan kahve termosundan kahve ikram ediyor. Eski Sovyet’lerden kalma diyor, goreceksin geceleyin bile ates gibi olacak bu kahve bu termos’un icinde. Ben biliyorum, kafa salliyorum, eski Sovyet’lerde herkes yeni termos alir ilk basta, sonunda eski kulusture donerler. Avustralyali hadi ya diyerek bakti. Kahveyi icti, ates gibi dedi. Yolumuz uzun, bu sefer meyve pazari yol ustu. Seftali aliyoruz, yanina da kekik yanimda eve goturmek icin. Yine heryerde oldugu gibi buz gibi tadi guzel bir su akan cesme yani basimizda.



Karahunj: Kara(Kaya)Hunj(Sesli), Karahunge yani konusan kayalar bir sonraki ziyaret yerimiz. Sisian sehrinin cok yakininda, tam bir supriz. Daglarin arasinda bir duzluk ama yine de yuksekteyiz, 1800m gibi. Varligindan eskiden beri haberleri var miydi bilmiyorum ama tarihi Misir Piramitlerinden onceye dayaniyor, hatta Stonehenge isminin buradan geldigini soyluyorlar. 223 kaya parcasi var, dunyanin en eski astronomik gozlem-yeri. 80 civarinda kayanin uzerinde matkap inceliginde delik var, yildizlari/gunesi gozlemek icin. Yeni kesfedilmis, 1990’larda, o da bir sasirtici bilgi, bence varliklarindan haberdardilar ama literatur’e girmemislerdi diye dusunuyorum. Zorats Karer,  Karahunj olarak da aniliyor ve Misir Piramitlerinden oncesine tarihleniyor. Ermenilerin,  pagan donemlerindeki ana tanrilari olan Ari yani gunes tanrisina adanmis olan tapinaklari da burada imis. 7 hektar araziye serpistirilmis 204 kaya bu tapinagin mirasi. 80 civarinda adedinin uzerinde,  matkapla veya laserle delinmiscesine 4-6 cm. caplarinda delikler var ki; bunlar,  astronomik gozlemler icin kayalar arasinda acilar olusturularak kullanilirmis. Hemen hepsinin etrafinda dolasarak,  uzerlerinde kaya resimlerini ariyorum ( petroglyps ),  ancak bir tanesinin uzerinde,  artik,  doga tahribatindan,  kaybolmak uzere olan,  elleri capraz baglanmis bir adam sureti gorebilmek mumkun oluyor. Orada bulunan dag rehberi Serzh Hovsepyan (091507809) ile sohbet ediyoruz, yaninda Finlandiya’dan gelmis biri Litvanyali 3 kiz var. Kizlar 1 haftadir orada kaldiklarini ve cok iyi hissettiklerini soyluyorlar. Sabah 10’da baslayan ruzgarin tam aksam 10’a kadar surdugunu, cadirda kalirken surekli yerin altindan sesler geldigini ve inanilmaz degisik dusler gorduklerini soyluyorlar. Cakra, ben de mi aksam kalsam? ) Neyse Serzh, kaya cizimlerinin buyuk cogunlugunun,  ileride karla kapli tepeleri ile yukselen Ughtasar daginin 3300 m. yuksekligindeki tepelerde bulundugunu soyluyor,  Serzh atlayin benim cipe gidelim dedi ama nerede zaman. Giriste,  yoreye ozgu,  siyah,  volkanik taslardan yapilmis,  kucuk bir hediyelik esya dukkani var. Bir merhaba ile baslayor konusma,  Antranik soruyor, nerelisin diye bana, kafadan anlar dedim ama bana birakti, Turkum deyince, sohbet bozuldu, halbuki guzel t-shirt’lerden alacaktik dukkanindan.



Tatev: Bu sefer yolumuz meshur Tatev (Datev) asilmaz bir vadinin sonunda, sisle bulutun karistigi yerde. Tatev manastiri, 14. yy'da universite hizmeti veriyormus. Tatev’e geldigimizi soyleyince sofor sasiriyorum, cunku bir teleferik var. Dagdan daga asan, icine binince onlarca ufak kiliseyi gorebildiginiz yukaridan. Ne yazik ki 2 saat sonraya bilet var. Biraz ilginc bir durum, teleferik surekli calisiyor ve hic kuyruk yok. Benim rusca yetmedi anlasilan sirayi atlatmaya, sofor’u tembihleyerek yolluyorum, 1 bilet alabiliyor, 2ncimiz binemeyecek gibi. Karayoluyla gitmekten baska care yok. Teleferik, Halidzor-Tatev arasi derin vadiyi 5.7 km'lik teleferikle 12 dakikada asiyor, Tatev Manastiri'nin dibine kadar gidiyor. Ne yazik ki biz teleferik kullanilsin diye yolu asfaltlanmamis bir yoldan 40 dakika toz duman arasinda bir arac trafigi ile Tatev’e vardik. Yolda bir bazilica’dan maden suyu(soda) ictik, nehirde cimenleri selamladik. Ortacag boyunca onemli bir kutsal merkez olan Tatev'de ayni zamanda bir universite de bulunuyormus. Depreme ve olabilecek dusman saldirilarina duyarli insa edilmis "Sallanan Sutun" tam bir muhendislik harikasi. Depremler ve istilalar sonucu tahrip olan manastir, restorasyon altindaydi, her kosede 100ncu yil hazirliklarini gormek mumkun. Para basan bir teleferik yanina bir de guzel tuvalet yapsalardi diye dusunmeden edemedimJ Tatev’in icinde yine soguk ve tatli suyu olan bir cesmeden su icerek gezmeye basliyoruz. Manzara, binalar, sessizlik, papazlarin mezmur soylemeleri bambaska bir dunyaya kapi aciyor. Komplex cepecevre binalarla cevrili, bir tepenin engin yamacina kurulmus, manzara nefes kesiyor. Bir kenarda resim yapan papazlar, diger tarafta vaftiz, bir diger yanda dugun, cok az insan olmasina ragmen etkileyici.

Khndzoresk : Karahunj’dan Goris’e dogru gidiyoruz, bugun gore(bile)cegimiz son yer Khndzoresk. Ne olduguna dair en ufak bir bilgim yok, tur sirketinin programinda gordum, iyidir diye dusunerek yola ciktim. Bir de Karabag siniri, zaman kalirsa siniri da geceriz dedim. Karabag sinirina gelmeden 15km kadar ilerleyince uzaktan gozuktu, neler oldugu. Peri bacalari dogal olusumlar malum diye biliyoruz ama burada da Peri Bacalarini gorunce, tam anlamiyla sok’a girdim. Malum Peri Bacalarinda 100sene evvel kimler kaliyordu bilmiyorum ama buralara da onlar yapmislar mi yoksa bu olusumlara yerlesmisler mi diye dusunmeye basladim. Yerin ismi Khor Dzor (Derin Vadi) diye geciyor. Otopark’tan asagiya vadiye inen bir yol var ama Vadi tabani cok derin, sallanan bir asma koprunun uzerindeyiz. Kopru bayagi yuksekte ama saglam, etraf magara evlerle dolu. Tamamiyle gizli vadi, bu kadar olabilir. Heryer magara ve kaya iclerine oyulmus mekanlarla dolu, goz alabildigine. Sanki savastan kacanlar burada saklaniyor gibi geliyor insana. Yazilana gore, 1950’ye kadar genis bir koy olarak kullanilmis, okulu kilisesi vs seklinde. Ilk kaya kiliseler de Kapadokya’daki gibi burada da kayalara oyulmus.Tarihi bin seneden fazla. 1500metre rakimda. Etkilenmemek mumkun degil, vadinin icinde yururken, ozellikle magara kiliseler cok guzel, hala korunuyor ve mum yakiliyor icinde.

Donus yoluna cikiyoruz, karanlik cokmek uzere, yine gaz bitti arabada. Buradaki arabalarin hemen hemen tamami Rus ucuz(ve kalitesiz) gaziyla gidiyor. Gaz istasyonlari inanilmaz gaz kokuyor 100-200metreden. Sehrin disina issiza kurulmuslar. Kompresorler surekli dusuk basincli gazi pompaliyorlar, araba basi 10 dakika suruyor. Avustralyali yol arkadasim ve sofor yemek icin birseyler bakiniyorlar.
Dunku yemegin agirligiyla bugun hicbir sey yemedim ama yine de ac degilim. Gozum bizim arabada. Gaz doldurmak tam bir kabus. Kuyrukta araba var ve gazin basinci dusuk oldugu icin sira gelmiyor ama sonunda biz de gidebiliriz artik, her 250km’de bir gaz doldurmak zorunluluk, hemen her araba icin. Yollar Erivan’dan beri cok kotu, tum Guney aksi (Iran rotasi) cukurlar ve tumseklerle dolu, yolun cok fazla kesimi bozuk. 100ncu sene buraya ugramamis anlasilan. Tatev’I nasil gosterecekler boyle J?
Hostel’e varisimiz geceyarisini geciyor. Bu gece DownTown Hostel’de yer olmadigi icin Theatre Hostel’e geciyorum. Ismi nereden geliyor bilmiyorum ama birinci kat dairesi (60-70m2 belki), 20’ye yakin kisiyi barindiriyor, saka gibi. Heryerde o kadar cok reklami var ki tam bir hayal kirikligi. Bu sefer ayirttigim single oda baskasina gitmemis, resepsiyona bakan genc uyuyor benim odada, sagolsun carsaf Verdi yeni, yatak sicak, sira bende, ama yatak cok sert, o kadar yorulmus ki bunye hemen uykuya daliyorum.

No comments:

Post a Comment