Friday 17 July 2015

EKVATOR GALAPAGOS GEZISI GUNLUGU - DAY 9 – 09.05.2015

Sabah yine her zamanki gibi erkenden kalktik, dustuk yollara. Bugunku rotamiz, Ilk once meshur Cotopaxi (national park). Cotopaxi Volkan'i Quito'ya yakin olan bir volkan. Esasinda ulkede bir cok volkan var, Cotopaxi zannederim en rahat gidilebileni ve yuruyuscu ve bisikletlilere en cok imkani sunani. Kuzey ve guney girisleri var. Biz kuzey girisini bulamadik. Guney girisi cok Daha kolay bulmak icin. Giris kitaplarda yazilanin aksine bedava ve yine yazilanin aksine Binek Araba ile tepeye cikacak kadar guZel yollari var. Biz 4600metrede olan park yerine Kadar cok rahat geldik, normal Binek bir araba da rahatlikla gelirdi kesinlikle. Biz harika manzaralar esliginde fotograflarimizi cektik. Zirve Yuruyusu yapabilirdik ama zaman darligindan yapamadik. Cotopaxi south entrance a tekrar geri donduk ve Oradan da istikamet quilotoa loop. Latachunga'nin hafif dogusuna dusen birkac dag Koyu ve muhtesem krater golu quilotoa Dan olusan bir rota. Ilk duragimiz zumbahua'dan evvel ki koy, resimleriyle meshur. Burada donuste dini bir seromoni ile karsilasiyoruz. Saman rituellerine benziyor, saman ve caldigi davul (tef) de var. Daha sonraki duragimiz Cumartesi pazar'inin oldugu zumbahua. Karnimiz ac oldugu icin yemek yemek istiyorum ama Hijyen inanilmaz. Pazar da beklentimizin tersine gayet kucuk cikiyor. Pasta neden aldigimiz pogocalarla gunumuzu geciriyoruz. Bir sonraki duragimiz Lake Quilotoa. Giriste 2$ adam basi verdikten sonra, birseyler yemek icin restoran Ya da bbq bakiyoruz. Ileride et mangal var tam bizlik. Yanina varinca et mangalin, Fikrimiz degisiyor ne pisirdiklerini gorunce. Gun 6:30-18:30 arasi aydinlik oldugu icin Ekvator'da biz loop'un tamamini donmeyip, krater golu quilotoa'dan geri donuyoruz, yol uzun surecek gibi Banos'a. Banos, daglarin arasindan gecen bir yolun uzerinde, cok kalabalik bir kasaba. Vardigimizda hava kararmisti. Kasaba daglarin arasinda, sasirtici bir sekilde kalabalik ve turistik. Amazon iclerine giden Butun turlar buradan kalkiyor, keza banos'un etrafinda da canyoning rafting kayaking turlari da var. Yani buraya gelen bir hafta rahatlikla kalabilir hatta daha fazla. Restoran ve cafe alternatifi de gayet cok. Ilk kez icinde muz olmayan birseyler yiyebilmenin umudu ile aksam yemegi icin disari ciktik. Iyi bir pizzaci bulup, son aksam yemeginde muz yemeden hostele donuyoruz.


DAY 10 – 10.05.2015

Son gun: sabah erkenden donus hazirliklari, kahvalti ettim Hostelde hizlica, istikamet otobus terminali. Banos sasirtici bir yogunluga sahip. Her 15 dakikada bir Baska bir otobus kalkiyor quito'ya. Yolculuk da 3-4 Saat arasinda suruyor. Ne Yazik ki hem otobus terminali hem de havalimani yeni yerlerine tasinmislar. Haliyle otobus terminalinden havalimanina gitmek de ayri bir dert. Otobus'e 8-10 yaslarinda iki cocuk bindi, getirdikleri sepetteki sicak pogocalari ve soguk icecekleri satmaya basladilar. Isleri bitince sehir in disinda indiler. Baska bir otobus ile geriye.

EKVATOR GALAPAGOS GEZISI GUNLUGU - DAY 8 – 08.05.2015

Galapagoslar'daki son gun bugun. Ucak oglen 12:30'da. Taksi saat 10:00'da gelecek ama Santa Cruz da gormedigimiz cok yer var. Haliyle sabah erken kalkip en az bir ikisini gormek taraftariyim. Ilk olarak meshur  las grietas'a gittim. Las grietas'a gitmek icin sahilden kalkan botlarla karsi kiyiya gitmek gerekiyor. Oradan da 10-20 dakikalik yurume mesafesinde. Las grietas sabahtan aksama Kadar acik. Ben de bunun icin gayet erken kalktim. Saat 06:10'da yola ciktim, varisim 07:00'den evveldi. Las grietas bir dogal kanyon olusumu, icinde yuzulebilen ve dogal Yasam olan berrak bir suyu barindiriyor. Yuzmek Tabii ki de bir must burada. Sonraki duragim, tortuga bay, Burasi kamplumbagalarin yumurtalarini biraktiklari sahil. Sahile Kadar Araba gitmedigi icin 2,5 km Kadar bir yolu yurumek gerekiyor. Ince kumu var ve dalgali. Ilerideki kayalikta Deniz iguanalari gunesleniyorlar. Sahilde Deniz cok dalgali ve akinti kuvvetli oldugu icin denize girilmiyor. Ben de Deniz iguanalarinin guneslendigi yerin hemen arkasinda bulunan hic dalga olmayan koya gidiyorum. Deniz ve sahil muhtesem.
Saat 9:00'da olmam lazim o yuZden giris kapisindan buraya ve geriye kosarak gidiyorum. Sabah antremani icin ideal:-)
Santa Cruz'da havalimani Biraz uzak. Bir saat civarinda zaman ayirmak gerekiyor. Taksi 18$ Sonra 0,5$ bot parasi odeniyor. En son free shuttle var havalimanina Kadar ama 1saat civari suruyor en iyi ihtimalle.

EKVATOR GALAPAGOS GEZISI GUNLUGU - DAY 7 – 07.05.2015

Sabah 08:30'da taksi bizi almaya hostel'e geldi. Hava gunesli, istikamet adanin kuzeyi. Orada bizi bekleyen botumuza binip dalis icin Seymour Norte 'ye gidecegiz. Ama taksiden indikten sonra bir turlu bizi alacak tekne gelmiyor. Yakaladik yarim saat sonra bir cocuk geliyor yari sarhos. Bizim rehbermis meger. Birazdan cikacagiz diyor ama cikmamiz toplam 2 saat gecikme ile ne yazik ki. Tekne kucuk, dalis rehberleri ilgisiz. Ilk dalis 20metre civarina. Benim icin bir akvaryum dalisi daha, Inanilmaz keyifli. Kopek baliklarindan, muren'e, stingray'den vatos'a buyuk kucuk baliklar. Cok keyifliydi. Ama rehberler pek bir habersiz dunyadan ve gruptan ne yazik ki. Keza ikinci dalista da pek orali degillerdi ama deniz alti mukemmeldi

EKVATOR GALAPAGOS GEZISI GUNLUGU - DAY 6 – 06.05.2015

Sabah ki tur icin erken kalkmaya gerek yok ilk kez, zaten pek bir beklentimiz olmayan gayet de pahali bir tur daha. Turun ismi Tintoreras. Yuruyus ve dalis olacagi soylendi turda. Limandan kalkan kayak ve balikci teknesi karisimi tekne ile yavasca gidiyoruz, teknedeki turistlerin yas ortalamasi yuksek, tekne cok yavas gidiyor, koyun icinden ciksak devrilecegiz sanki. Neyseki mizansen cok iyi, en sonunda uzun zamandir bekledigimiz mavi ayakli kuslari gorme sansina kavusuyoruz J Penguen’le mavi ayakli kus, lava kayaliklarinin uzerinde beraber. Galapagos’lara has pelican benzeri kuslar, diger bir suru kuslar, foklar, penguenler derken, ilerideki lava kayaliklarina ciktik. Burasi lava ile olusmus nispeten yeni bir kayalik ‘ada parcasi’. Ustu de yine bir suru hayvana ev sahipligi ediyor, ozellikle deniz iguanalari muhtesemdi.
Buradan son duragimiz olan kayaliklara gidiyoruz. Burada denize girecegiz. Bottan inip, snorkel ve paletlerle rehberi takip ettigimiz bir yolculugumuz var. Giriste pek birsey goremiyoruz ama 5 dakika sonunda manzara mukemmel. Suyun altinda yatan veya yanimizdan yuzen kaplumbagalar var. Fotograf cekmek icin bayagi bir zaman harciyoruz. Inanilmaz guzel. Ilerleyince daha da fazla su kaplumbagasi oldugunu goruyoruz. Deniz dibi cok farkli degil ama biraz ufak tehlikeleri de yok degil, yer yer deniz kestanesi ve baska deniz canlilari ile dolu. Uyarmama ragmen, paletle birsey olmaz cevabinin arkasindan uzun deniz kestaneleri (ki hic bu kadar uzun olanini gormemistim) bir arkadasimiza batiyor. Haliyle donuste hastane ziyareti mecburi oldu.
Ileride su uzerinde yuzen karaltilar var. Tahmin ettigimiz gibi deniz iguanalarinin onlarcasi. Beraber yuzuyoruz. Suyun uzerinde saga sola gitmeden duz gidiyorlar, ayaklar bitisik, sadece kuyruk ile yon ve motor gorevi ile yuzuyorlar.  Inanilmaz bir doga mucizesine, iguananin yuzmesine, taniklik etmek su altindan. Rehberin uyarisi ile geri donuyoruz bota, kisa ama mukemmel anilarla yine. Simdi ilk hedefimiz hastane. Hastanede ilk kez parasiz bir hizmet bulmamin keyfi ile, yaralanan yerlerimize pansuman yaptiriyoruz.
Donus erken, ama yine ceza gibi ufacik bir tekne ile uzun bir yolculuktan sonra Isla Santa Cruz’a variyoruz, inince ilk isimiz topragi opmek :)

EKVATOR GALAPAGOS GEZISI GUNLUGU - DAY 5 – 05.05.2015

Bugun diger adaya (Isla Isabela) geciyoruz. Prosedur soyle, limanda tur satan firmalar var, fiyatlari da 25-35$ arasinda degisiyor. Limandan kayik gibi teknelerle (1$ daha) yola cikip biraz daha buyuk ama sonucta cok ufak teknelere binilip, balik istifi seklinde, eziyet bir 2.5-3 saat bir yolculuk yapiliyor. Vardigimiz zaman adaya ayak basti parasini da ayrica verdik. Adalar cok misafirperver. Surekli bir para cikisi oluyor ama ne ATM var, ne de kredi karti. Hersey pesin para, ceplerin bol para dolu olmasi bir zorunluluk. Bizim ufak tekne adaya yanastigi zaman, etraf fok’lardan gecilmiyordu. Bazilari oyun oynarken, cogu tekne ustunde gunesleniyordu, bir de bu adada deniz iguana’lari heryerde gunesleniyor, kimseye aldirmadan. Alismislar sanirim insanlara J
Burada sahane bir hostel’de kalacagiz, deniz kenarinda, sahilde, hamaklari , bari, terasi ve voleybol sahasi olan bir hostel. Sahilden taksi aliyoruz, hava inanilmaz sicak, ilk anda farki anliyoruz, bu ada daha pahali, taksi 4 kat pahali oldu birden. Hostel’e varinca da ikinci supriz ile karsilastik. Hostel yerindeydi ama uzun yillardir olmayan su yukselmesi gerceklesmis ve otelin bari, bahcesi ve musterileri kaybolmustu. Gerci bir hafta icinde geri donecekti kaybolanlar (bar, sahil, musteriler) ama bize gormek nasip olmayacak. Bir gun kalacagiz sonucta.
Hemen daha evvel planladigimiz volkan turu icin araba soruyoruz. Saat erken oldugu icin bol zaman var adanin en buyuk (dunyanin en genis volkanlari arasinda) olan volkanina gitmek icin ama yazildigi ve bizim de sandigimiz gibi taxi ile gidilmiyormus. Yeni kurallara gore sadece sabah kalkan turlarla gitmek mumkunmus. Taxi sadece milli parkin basina kadar gidiyormus, bu sicakta imkansiz yurumek. Hemen yarin ki tur icin sorusturmaya basliyoruz. Yarin Los Tunneles turunu yapacagiz ama su yukseldigi icin tekneler giremiyormus iceriye ama tekrar bugunden baslamis turlar, biz de belki vardir diye dusunuyoruz ve yerimizi ayirtiyoruz, sonra iptal oluyor bizim yerler, tekrar soruyoruz baska agency’lere. Kolay olmayan bir 2 saat geciriyoruz, tura yer bulmak icin, ama su yuksekliginden oturu daha evvel gidemeyenler bugun ve yarin ki turlari doldurmuslar, haliyle Los Tunneles hayalimizi gerceklestiremiyoruz. Neyse ki cok basarili olmasa da bir alternatifimiz var ama yine sularin yukselmesinden dolayi o da pek bir onemini yitiriyor. Sahile gidiyoruz, sonra da limana, foklar, penguen’ler etrafta, onlarla yuzmek de bir alternatif.
Daha sonra yarin ki alternatifimiz olabilecek bir dandik tur buluyoruz kendimizce ama dusundugumuzden farkli cikiyor. Ada cok pahali, oyle olunca da herkes evde yemek yiyiyor, disarilarda hic kimse yok, biz de uzerimize duseni yaparak buyuk boy pizza icin 35$ odeyip, ada rekorunu egale ettik J

EKVATOR GALAPAGOS GEZISI GUNLUGU - DAY 4 – 04.05.2015

Galapagos’taki ikinci gunumuz, hava cok nemli, sicak ve sanki her an yagmur yagacak Santa Cruz kasabasinin icinde. Bugunku tur icin sabah erken kalktik, butun sehir erken kalkmis bizle beraber, butun turistler meydanda otobus, tekne, taksi bekliyorlar gidecekleri turlar icin. Gun dogumu ve gun batimi butun sene ayni oldugu icin (6:30-18 :30), butun amac gun isigindan maximum fayda saglamak. O yuzden turlar 7:00 gibi basliyor genelde. Ada aksam veya gunduz olmadigi kadar kalabalik, herkes turlar icin bekliyor.
Turumuz Pinzon Adasi etrafinda (Isla Pinzon) snorkeling. Adanin kuzeyine kadar araba ile gidiyoruz, oradan da botumuza gectik. Bot hayli kucuk ama eglenceli. Rehber de kaptan da rahat, hersey saatine gore (dalis turunda oyle olmadi). Galapagos’ta hemen heryere tur goturuyorlar, tekne sayisi da cok olmadigi icin, kalabalik (ya da cok tekne) olmasi soz konusu degil. Pinzon da o turlardan biri. Turun icinde penguin kayaliklarinin orada iki kere snorkeling, Pinzon Adasinda da ayni sekilde 2 kere snorkeling sonra da plajda yatmak var. Kayaliklar kuslarla kapli ama acemiligimize geldigi icin yanimizda durbun bile yok, kuslari detayli inceleme imkani olmadi ama foto-lens’lerle gorebildik bir sekilde. Snorkeling ise tam bir akvaryum, icinde baliklarin her turlusu ve deniz foklari ve kopek baligi ile. Ilk dalista kopek baligini goremedik gerci ama ikinci dalista sansima 2 fok ile 5 dakika basbasa kaldim. Foklar benim mevcudiyetimden memnunluk duymuscasina sikilmadan oynadilar, hatta ben grubun yanina gidince benimle beraber geldiler, o kadar rahatlar ki. Orada bulunan kopek baligi ile de sakalastilar. Binlerce baligin arasinda bulunmak buyuk bir keyif.
Aksam tur’dan dondukten sonra klasik sokaktaki balikcilardan birinde yemek yiyiyoruz diger turistlerle beraber.
Diger yandan da Isla Isabela’da yapabilecegimiz Los Tunnelos turu icin yer var mi diye soruyoruz, yer yok ama belki Isla Isabela’da local botlar goturuyor olabilirmis. Umut fakirin ekmegi seklinde.

EKVATOR GALAPAGOS GEZISI GUNLUGU - DAY 3 – 03.05.2015

Bugun buyuk gun benim icin, Galapagos yolculugu bu sabah basliyor. Saat farki cok oldugu icin Avrupa ile, uyanmak hic sorun degil, istedigim saatte uyanabiliyorum. Ucak 06:45’te. Tame ile ucuyoruz, aktarmali ucuyoruz. Genelde butun ucaklar aktarmali imis, Ekvator’un batisinda bulunan, en buyuk sehirinden. Ekvator’da uc degisik adada yerlesim var, yanlis bilmiyorsam, karadan ucan ucaklar sadece iki adaya inis yapabiliyorlar. Biz de en cok yerlesimin oldugu adaya iniyoruz. Ucak piste teker koydugu zaman piril piril bir gunes, volkanik bir yuzey ve sicacik bir hava bizi karsiliyor. Quito’daki soguk havadan sonra ucak kapisinin acilmasiyla suratimiza carpan sicak hava cok guzel bir duygu. Ucaktan iner inmez 100$ ayak basti paramizi verip adaya geciyoruz. Baltra (Santa Cruz)’dan Santa Cruz’un merkezinde olan hotel’imize gitmek icin 3 degisik vasita kullaniyoruz, once shuttle ile deniz uzerinde iki kara parcasi arasinda insan tasiyan bota, sonra bota sonra da otobus’e binerek hostelimize variyoruz. Bu aksam bu adada kalacagiz. Esyalarimizi hostel’e biraktiktan sonra ilk olarak hostelin yasli sahibesinin verdigi tavsiyeleri de dikkate alarak, once Darwin merkezine gidiyoruz, bu adanin merkezinde, 500 metre yurume mesafesinde. Ada canlilari hakkindaki ilk bilgileri boylece elde ediyoruz. Devasa kaplumbagalarla ilk karsilastigimiz zaman, sasirmadik dersem yalan olur, fotograflardan ve okuduklarimizdan bildigimiz seylerin gercekte ne kadar da buyuk oldugunu gorunce dogal olarak sasirdik. 80-100 yasindaki (yavas yasayan yavas yaslanan) kaplumbagalarin yani sira sari renkteki uc ayri cins sarimsi kara iguanasini da gorduk, ne yazik ki deniz iguanalarinin oldugu bolume gecemedik, deniz normalden 3 metre daha yuksek oldugu icin. Donus yolunda, gunesli hava yerini saglam bir yagmura birakti ama tropikal iklim oldugu icin sogukluk yok, hava cok sicak. Limandaki fok ve pelikan(si) kuslari gordukten sonra ilk isimiz yarin gidecegimiz turun rezervasyonunu yapmak. Ilk soku tur fiyatlarini sorarken yasiyoruz. Sular yukseldigi icin bircok yere tur yok, hatta adalar arasinda da transfer yok gecici bir tarihe kadar. Bir de uzerine tur fiyatlarinin, rehber kitaplarinin iki kati ya dad aha fazlasi oldugunu ogrenince keyfimiz kaciyor, yagmur dinmeden bir taksi kiralayarak, sehir merkezine 20 dakika mesafedeki kaplumbaga’larin dogal ortaminda oldugu bir range’e gidiyoruz. Burada bir lava tunnel dedikleri ufak bir tuneller toplulugunun icinde yuruyus yapip sonra da devasa kaplumbagalarin dogal ortamina giriyoruz. Fotograflar ve selfie’ler muthis J
Taksi soforunun onerisi uzerine yine buraya cok yakin olan, dev iki krater var, volkanik. Kraterlerden biri inanilmaz buyuk ve yesil. Taksi bizi tekrar sehire birakiyor. Bu yaptigimiz turun toplam maliyeti 30-35$. Sehire dondugumuzde yagmur dinmisti, butun turculari tekrar geziyoruz, yarin bize uygun olabilecek bir tur icin. Fiyatlari biraz indirmeyi becersek de dalissiz turlarin maliyeti 140-200$ arasinda degisiyor. Yine ayni sekilde cok uzun zamandir olmayan (son 10-15 senedir olmamis) sularin yukselmesi (bazilarina gore El Nino, bazilarina gore Nepal’de olan deprem) sorunu yuzunden bir suru adaya tur yapilamiyor. Esasinda deniz cok kabarik ve giden tekneler cok kucuk oldugu icin, iyi ki de yer yoktu da gitmemisiz diye dusunuyorum.Uzun pazarliklar sonucunda (evsahibemizin de tavsiyesine uyarak) Pinzon turuna adimizi yazdiriyoruz yarin icin.
Karnimiz fena halde ac, ama oglenki restoran’daki fiyatlar ve uzerine ayrica odenen 22% faiz biraz korkutuyor gozumuzu. Pinti Peter devreye giriyor sonunda, sora sora ucuza yemek yiyecegimiz bir yer buluyoruz. Sokaklardan birinin ilk 100metresini kapatmislar, sagli sollu balik ve deniz mahsulleri izgaralari yapiyorlar, hem de %22 vergi yok. Lobster’lar 8-10$, dev karayip baliklari 10-15$ (Pinti Peter pazarlik fiyati), haliyle goz doyuncaya kadar yemek yiyiyoruz)

EKVATOR GALAPAGOS GEZISI GUNLUGU - DAY 2 – 02.05.2015

Grubun ikinci yarisi bugun oglen variyor hostel’e. Sabah kahvaltisi yine bol muhabbetli gecti, Quito’da gezilecek cok yer yok, bir iki park belki, Mitad del Mundo (Ekvator cizgisi) bir de Ekvator’u cevreleyen daglara cikan bir teleferik. Ben de arkadaslarim hostel’e vardigi zaman Mitad del Mundo ve Teleferik yapacak bir taksi kiraladim. Oglen 13:00 gibi yola ciktik. Ilk durak dunku gibi Mitad del Mundo. Taksi ile 40-50 dakika arasinda suruyor, bayagi bir uzak, bir de sehir icinde trafik varsa, daha da uzun suruyor. Quito daglarin arasindaki duzluklere kuruldugu icin bayagi uzun ve dar bir sehir, yatay buyume ihtimali olmadigi icin trafik kacinilmaz; bizdeki gibi (ismi de oyle) metrobus hatti var, cok meshur ve agzina kadar dolu olan.
Mitad del Mundo muzesinden bu sefer iceri girdim. Giris 4$ kisi basi, iceride biz turistlere cok ilginc gelen suyun donus yonu (kuzey ve guney’de farkli malum) ve yumurta duz durma deneyi yapiyorlar (Ekvator cizgisinde). Lisedeki Cografya dersi bilgilerinin (gunes hep ayni saatte dogup batiyor yilboyu vs) tekrarini aldiktan sonra bol bol fotograf cekiyoruz ve buradan teleferik’e dogru yola cikiyoruz.
Teleferik hostel’e daha yakin, belki 10 dakika mesafede. Teleferik’e varinca fark ediyoruz ki yanlis bir secim yapmisiz, yukarilar sis ve ayni zamanda cok yavas ilerleyen bir sira var. Malum tekrardan ogrendik, gun dogumu 06:30 ama gun batimi da oyle 06:30’da. Kisaca teleferik’le cikip inmek icin zaman cok kisitli ama konusa konusa cikiyoruz yukariya uzun bir kuyrukta bekledikten sonra. Cikmasi guzel de sis icinde cikinca birsey anlamadik ciktigimiz yerden. Yukarisi da sis olunca, fotograf cekme hayallerimiz suya dustu. Hostel’e donmek icin taksi bulduk ama hostel’de bu kadar erken uyuklamak yerine bir de sehir merkezini gece gorelim dedik. Quito’nun sehir merkezi Unesco’nun World Heritage site’larinin en buyuklerinden. Cok buyuk ve yillardir hala ayni (ve korunan) bir sehir merkezi var, koloni zamanlarindan kalan. Dev bir katedral’e de ev sahipligi yapiyor ama gec gittigimiz icin terasina cikamadik.

EKVATOR GALAPAGOS GEZISI GUNLUGU - DAY 1 – 01.05.2015

Dun geceyarisi vardim Ekvator’a. Yeni bir havalimani, temiz ve hizli bir servis var. Cikinca beni bekleyen, kalacagim hostel’in 28$a ayarladigi taksi ile hic yorulmadan hostel’e geldim. Herkes uyuyuyor benim 8 kisilik odamda. Ben de yatagima cekilip hizlica uykuya daldim. Ilk gun hem jet lag hem de evveli gunun yorgunluklari, hostel’deki yatagimda uzun bir uyku uyumama vesile. Sabah kahvalti icin en ust kata ciktim. Hava Avrupa’dan soguk, malum Quito deniz seviyesinden cok yuksekte, 2600metre’de. Dunyadaki en yuksekte olan ikinci buyuk baskent olmasi lazim. Quito’yu yukaridan goren cok guzel bir manzaraya sahip teras, kahvalti da cok guzel. Kahvaltida dunyayi ya da Guney Amerika’yi gezen seyyahlar yogunlukta. Hemen muhabbet basliyor, kimisi 6 ay kimisi daha uzun sure icin yollarda. Bazilari da Ekvator’da dil ogrenmek ucuz oldugu icin burada kaliyorlar bir iki ay kadar. Biraz muhabbet arkasindan bugunku planlari beraberce yapip yola ciktik. Benimle beraber 2 Isvicre’li ve 1 Kanadali 1 de Ingiliz cocuk var, Keyfimiz yerinde, hostel’den taksi tutuyoruz Mitad del Mundo’ya kadar. Mitad del Mundo dunyanin merkezi. Burada genis bir park icinde Fransiz’larin yaptigi bir anit var, Guney ve Kuzeyi gosteren. Parkin bulundugu alandaki kuzey ve guneyi ayiran sinir cizgisini Inka’lar cekmis. Parkin hemen yaninda bulunan ikinci bir muze var, esas ekvator cizgisi buradan geciyor, biz de o muzeye gidiyoruz, ben yarin tekrar gelecegim icin iceri girmedim bugun.

Wednesday 15 July 2015

ICELAND MAPS IZLANDA HARITASI




































IZLANDA HAKKINDA KISA KISA

Rejkjavik'de yerleşim şehrin dışına dağılmış, şehre 10-20 km uzaklıkta birbirinden tek tek uzakta evlerde yaşıyo insanlar. bu kişi de gece alemlere akacak rejkjavik'de, evin önünden geçen yola çıkıyo, otostop çekiyo. makam otosuyla izlanda başbakanı duruyo, bizimki arkaya başbakanın yanına oturuyo. sohbet ediyolar felan, sonra başbakan arkadaşı gideceği gece klübünün kapısına bırakıyo falan.
Ayrica efsane haline gelmis olan bir bjork hikayesi var. Bjork konserini St Petersbourg’da dinleyip hoslanmamis biri olarak yaziyorum. Bjork konserler felan derken, uzun bi süreden sonra izlanda'ya geliyo. havaalanında taksiye biniyo. "hoşgeldin" diyor taksici. "aa, hoşbulduk amca" diyor bjork. "anneanneni aramıyomuşsun, daha sık aramalısın..." diyor taksici. Bjork utanıyor.
Ulkede McDonalds bulup ucuza yemek yiyecegiz diye bir dert edinmeye gerek yok. Son kriz zamani McDonalds ülkedeki 3 restoranını da (3'ü de reykjavik'de) bir hafta içinde kapatarak izlanda'dan tamamen çekilmis dediler. Soyleyenin yalancisiyiz.
20 yıl öncesine kadar evcil hayvan olarak köpek sahibi olmak yasakmis ama su anda bile kopek sahibi olmak cok zor.

Iceland ismini norvecli bir denizcinin adaya gelmeden buyuk bir buz yigini gormesi sonucu almis. Ilk yerlesimciler kimilerine gore cogunlukla irlandadan gelen ve sessizlik arayan papar adli kesisler. sonradan norvecli denizcilerin ada hakkinda bildiklerini norvec de anlatmalari sonucu ulkeden buraya cogunlukla erkek denizciler akin etmis. ilk yerlesimci ingólfr arnarson. Rivayeto ki erkek denizciler bolca irlandaya dadanip kendilerine buradan 'es' almislar(kacirmislar). son zamanlara da yapilan genetik bir arastirma sonucu erkeklerin atalarinin yuzde sekseni norvecli iken kadinlarin yuzde altmisi kelt kokenli. Dolayisi ile viking kelt karisimi bir kulturu var adanin. Ilk yerlesimciler yaptiklari hersey sagalar halinde book of settlement ta toplamislar. kullandiklari dil eski viking diline en yakin dil oldugu icin ve norvecin onde gelenleri ilk yerlesimciler oldugundan iskandinav ulkelerin tarafindan genelde saygi ile karsilaniyorlar izlandalilar.
Izlanda tam bir mini dunya, yanardağları, buzulları, şelaleleri, volkanik çölleri, gayzerleri, fiyortlarıile mini bir dünya. İzlanda’nın 321,857 kişilik toplam nüfusunun neredeyse yarısı başkent Reykjavik’te (1) yaşıyor. Adanın güneybatısındaki bu liman şehri iki katlı küçük evlerden oluşuyor. Yaz aylarında gündüz süresinin 24 saati bulduğu ülkede, kışın neredeyse hiç güneş doğmuyor. Ayrıca sürekli denizden gelen sert bir rüzgar var. Dolayısıyla evler iki katlı inşa edimiş. Reykjavik’teki en yüksek yapı bir kilise. Lüteryan kilisesi olan Hallgrímskirkja, şehrin hemen hemen her yerinden kolaylıkla görülebiliyor. İzlanda için sıradan bir doğa olayı olan bazalt akıntılar, kilisenin dış görünüşüne de ilham kaynağı olmuş. Gördüğüm en sade kilise olan Hallgrímskirkja, 1986 yılında tamamlanmış. İçinde ve dışında inanılmaz bir sadelik ve uyum var. Kilisenin alamet-i farikası ise 5275 boru kullanılarak inşa edilen ve 25 ton ağırlığındaki orgu. Hallgrímskirkja’da yaşayacağınız müzik keyfini, başka hiçbir yerde yaşayamayacağınıza emin olabilirsiniz.
Yürürken pek fazla insanla karşılaşmayacağınız, rahatlıkla istediğiniz saatte gezebileceğiniz bir şehir Reykjavik. Gündüzleri sokaklar ıssız gibi görünse de, geceleri de şaşırtacak şekilde kalabalık oluyor. Şehrin merkezindeki evler çoğunlukla konukevi (guest house) ve pansiyon. Reykjavik’te yaşayan insanlar şehrin dışında yaşıyorlar. Ancak en uzak mesafe araba ile on dakika sürüyor. Reykjavik’te her adım başı bir hediyelik eşya dükkanı var. Buradan alınabilecek en iyi hediye ise İzlanda koyunlarının yünü ile örülmüş bir kazak.

İzlanda benzeri olmayan bir ülkedir. Ülkenin sadece güney sahilleri bitki yetiştirmeye elverisli olduğu için çiftliklerin büyük bir çoğunluğunun tercihi burada yaşamaktır. İç kesimler özellikle kış döneminde, terk edilmiş ve insan yaşamına kapalı vaziyettedir. Nüfusun büyük çoğunluğu, 262.000 kişilik Başkent Reykjavik'te yaşamaktadır Volkanik bir ada olan İzlanda'da, ahşap gibi doğal inşa ürünleri bulunmamaktadır Ülkede çok az taş bina olduğu gibibina çatıları genelde demir malzemeden inşa edilmiştir. Izlanda hala doğa güçlerinin etkisi altında şekillenmekte ve konumu sonucu ikiye bölünmektedir. İzlanda, orta Atlantik çizgisi olarak da bilinen bir deniz altı kırığı üzerinde bulunur. Bu kırık İskoçya ve Grönlandı ikiye ayırıp ani patlamalara neden oldukça daha da gerginleşmektedir. Orta Atlantik kırığı nedeniyle meydana gelen patlamalar, 896 yılındaki Eldgja ve 1783 yılındaki Laki'deki yanardağı patlamalarını da içerir.
Atlantik Okyonusu'ndaki açılma 180 yıl önce başlarken, Grönland, iskoçya'dan 60 milyon yıl önce ayrılmaya başladı ve bu olay, Kuzeybatı İskoçya ve Kuzeydoğu İzlanda'daki Tertiary volkonik bölgelerinin oluşumuna neden oldu. İzlanda'daki en yaşlı kaya oluşumu60 milyon yaşından daha genç olup, adanın gelişimi hala devam etmektedir. O günden bugüne, volkanik yarıklarda meydana gelen patlamalarda oluşan lav tabakaları birikerek bugünkü volkanik dağ yapılarının temelini oluşturmuştur.
Volkanik aktivitelerin işaretleri her yerde görülebilir; Hekla gibi büyük volkanlar (son büyük patlama 1947'de gerçekleşmiş, 1991 ve 2000'de daha küçük çaplı patlamalar meydana gelmiştir) ve görülmeye değer volkanik göl ve sıcak su kaynakları bunun örnekleridir. Bu sıcak su kaynakları, sülfür bazlısıcak çamur havuzlarından başlayıp berrak su, turkuaz silisyum gayzer ve pınarlarını da içine alan geniş bir yelpaze sunar. Stori Geysir (Büyük Gayzer) artık eskisi gibi aktif olmasa da, ismini bütün bu su kaynaklarına vermiştir ve halen faliyete geçtiği zaman görülmeye değer güzellik sunmaktadır. Sıcak su kaynakları, İzlanda'nın jeolojik mirasıdır ve değeri uzun süredir bilinmektedir.Başkent Reykjavik'teki tüm binalar, şehrin üzerine kurulu bulunduğu yeraltı su kaynağı kullanılarak ısıtılmaktadır. İzlanda'nın sıcak yeraltı kaynaklarına karşın ada, son buzul çağında bir buz örtüsü ile kaplıydı. Bu yapıdan arta kalanlar ülkede halen küçük buzullar ve buzul başlıkları olarak görülebilir. Adanın 102.797 kilometresiveya başka bir deyişle %11,5'i buzullar ve buzul başlıklarından oluşmuştur.
İzlanda'nın güneybatısındaki Vatnajökull,birçok jeotermal kaynağı da içine alan en büyük buzul başlığıdır. Bunlardan birisi, yüzeyi çoğunlukla donmuş toprak ile kaplı olan Grimsvötn Gölü'dür. Bunun yanında Jökulsa Fjörllurn Nehri'nin kaynağını oluşturansu akıntıları da Vatnajökull'un kuzey kesiminde bulunur. Bu nehri oluşturan sıcak su akuntılarının Grimsvötn Gölü'nde açtığı baca boyunnca seyahat eden araştırmacılar, 1983 yılında, Kuzey Atlantik Okyonusu'na ulaşmıştır.

IZLANDA ICIN FARKLI LINKLER

IZLANDA’DA NE YENIR

Rejkavik sokaklarinda gezerken hicbir yerde olmadigini tahmin ettigim bir yemek kokusu insanin burnunu rahatsiz ediyor, denemekte fayda var, kopekbaligi (kanadi) corbasi. Detay vermeyeyim, deneyin demistim, yok detay da olsun:)
hakarl: bir tur fermente olmus kopekbaligi eti. uzzzzzzzzaaaaaaaaaak durun. tadi amanyokli et gibi. kokusu temizlik malzemesi gibi. hayatimizda

Deniz urunleri, koyun eti oldukca yaygin ve lezzetli. izlanda yurtdisindan et ithal etmeyi engellemek icin her turlu kanunu koymus. bu hem yerli ciftciyi koruyor hem de eski yontemlerle yetisen koyunlarin etini her yerden daha lezzetli kiliyor. restoranlar cok pahali o yuzden aksam yemekeri icin mutfagi olan bir hostel ya da otel ayarlamak sart. ama bir kere olsun bir balik restoraninda yerel baliklar (balina olmak zorunda degil) denenebilir. Biz malzemeleri bile baska ulkelerden getirdik, boylelikle daha ucuza geldi. Ulkede tarim olmadigi icin, sebze meyve yok, hersey dondurulmusa yakin sekilde. Haliyle siz de yemeginizi yaninizda getirin, sadece ihtiyaciniz olanlari alirsiniz.

IZLANDA’DA KONAKLAMA OTEL HOSTEL

Oteller sayica az ve odalar pahali ama yine de ciftler icin en ideal konaklama, bazen hostel fiyatina 2 veya 3 kisi kalmada benzer fiyatlar yakalanabiliyor. Diger bir alternatif kesinlikle Airbnb. Burada da hemen her bolgede kiralik oda ve ev mevcut ama couchsurfing imkanlari sinirliydi biz gittigimiz zaman. En ucuz alternatif hostel’ler ama kesinlikle hostelleri onceden rezerve etmeniz gerekiyor. Kafama gore giderim, istedigim yere kamp atarim diye dusunenlerin yolu tabii ki acik olsun, ama pek oyle bir ihtimalin olmadigi bir ulke. Izlanda aslinda oldukca pahali bir ulke olmasina ragmen eger istenirse cok ucuza kalinabilecek yerler bulmak mumkun. ozellikle bazi hosteller uyku tulumunuz  ve carsaf gibi bir cover’iniz varsa cok uygun fiyata yatak kullanimina izin veriyorlar. fiyatlari gormek icin.

http://www.hostel.is/

Hostel haritasina bakinca, butun hostellerin esit olarak adanin etrafina dagildigini fark edeceksiniz. Bu hostellerin doluluk orani cok yukselince, bunlarin bahcesine cadir kurmak da bir alternatif.
En son alternatif de arabada uyurmak.

IZLANDA GEZISI Day4 - 20130818 - Sun



Hostel’imiz issizligin ortasinda ama tika basa dolu bir hostel.

Snaefellsness: jules verne'nin dunyanin merkezine yolculuk adli romaninin basladigi yer. biz buraya otelden yaklasik 3 saatlik araba yolculugu ile vardik. burasi adanin batisinda yarimada seklinde bir cikinti. buraya turistler genelde balina gozlemek icin bot turlari snaefellsjokul ve hellnar icin geliyorlar.

Hellnar: ilk duragimiz arnastapide arabayi park etmek bu kucuk kasabayi gormek icin kiyi serdindeki kayaliklarda yaklasik kirkbes dakikalik bir yuruyus yapmak gerekiyor. yol boyunca degisik sekilde kayalar gormek mumkun . ilginc olani ise kasaba sakinlerinin bu ecis bucus kayalara isim vermeleri(kayalarin onunde isimlerini yazmislar troll kayalari gibi). bu kasabanin ozelligi ise okult bilim (bilim demek ne kadar dogru bilmiyorum) ile ugrasanlara wicanlar ve turlu herbalistleri her sene bir sanirim nisan ayinda burada toplaniyor olmasi. onlara gore snaefellsjokull'un (snaefells ) gizemli bir gucu var ve bu guc bu toplnatilar sonucu onlara geciyor.

Snaefellsjokul : jokul izlanda dilinde buzul anlamina geliyor. hellnardan bir kismi gorunuyor. ama acikcasi bizim kiyafetlerimiz buzullarda bir tur icin uygun degildi.

Stykkisholmur: burasi ufak bir balikci kasabasi. ozelligi ise balina izleme turlari icin gemiler buradan kalkiyor. balikci kasabasi oldugu icin ufak sevimli ve (nispeten uygun fiyatli) balikci restorantlari bulmak mumkun ve hatta balina eti denemek de mumkun.(gorunusu kirmizi ete benziyor tadi balik ve pismis ciger arasi). onerebilecegim restoran fimm fiskar. ayrica kilisesi de gormeye deger bir diger futristik kilise.

Aksam 4 gunluk turumuzun sonunda ilk gece konakladigimiz hostel’e geri donuyoruz. Toplam 1.250km gibi bir mesafe yaptik 4 gunde ama gorduklerimiz icin degerdi.

IZLANDA GEZISI Day3 - 20130817 - Sat





Hostel’deki sabah kahvaltisinin ardindan bugunku rotamiz hala daha kuzeye dogru:

Hraunhafnartangi - Artic Circle: Tas atmak icin :-) 3 km from the Arctic Circle - Hraunhafnartangi
Asbyrgi: Tjörnes Yarımadasından dolaşarak Myvatn Gölünün kuzeyindeki Jökulsargljufur Ulusal Parkında bulunan, zengin bir bitki örtüsüne sahip olup çok sayıda kuşda barındıran, nal şeklindeki Asbyrgi kanyonu gezisi. Nal şekli, efsaneye göre “saga” denilen İskandinav mitolojisinin en büyük tanrısı Odin’in sekiz bacaklı sihirli atı Sleipnir’in toynak izidir.

Nordausturvegur (Hraunhafnartangi) : Burasi ulkenin en kuzey yeri, Arctic Circle’a tas atimi mesafesinde ama cok keyifli bir deneyim eger yaninizda gps’iniz varsa. 66 33’e dogru yaklasmak surekli bambaska bir duygu. Yol bozuk, bir yerden sonra arabayi park edip 1 saat’e yakin yurumek gerekiyor, deniz fenerine dogru. Sonra da kuzeye dogru bir tas atmak


Godafoss: Akureyri’den Jökulsargljufur Ulusal Parkı’na, bir kaldera da barındıran Krafla volkanik bölgesine, doğu fiyortlarına, Tanrıların Çavlanı olarak bilinen Godafoss’a. 

Dettifoss: Avrupa’nın en güçlü çavlanı / en güçlü şelalesi Detifoss da bu muhteşem coğrafyadaydı. Buzul sularının beslediği nehir 100 metre genişliğinde, 45 metre yükseklikten bir şelale oluşturmuştu. Manzara ağzımızı açık bırakacak kadar görkemliydi.

Myvatn Gölü: Buraya ne yazik ki gidemedik. Kravla Yanardağı’nın yakınındaki Myvatn Gölü’ne gittik. Bu sığ göl, yeraltı sularının sağladığı farklı iklim sayesinde bir çok kuş ve bitki türüne ev sahipliği yapıyor. Göl çevresindeki Dimmuborgir siyah taş oluşumları

Hverfell: Myvatn Golu yanindaki, 2.500 yıl öncesinde oluşmuş eski krater Hverfell, Nameskard fokurdayan çamurları oldukça heyecanlandırıcı. Hverfell Krater’ine yürüyerek çıkış en az 20 dakikamızı alacak.

Egilsstadir: Egilsstadir'de orman, sasirtici bir deneyim 

Stödvafjördur: Mineraller Müzesi gezileri de oldukça şaşırtıcı.Stödvarfjordur kasabasına varınca, bu bölgede bulunan olağanüstü taş ve minerallerin sergilendiği özel Petra Müzesi gezisi.

Goðafoss: Myvatn Golu'nden Akureyri'ye giderken ana yoldan 10 dakika saparak bizi Goðafoss’a vardik.30 metre genişliği ve 12 metre yüksekliği olan bu şelalenin Türkçe’deki anlamı “Tanrıların Şelalesi”.

Askja: 4X4’umuz olmadigi icin ne yazik ki gidemedigimiz yer. Yoldan uzak ama Askja ve yakınlarındaki arazi volkanik yapısı, kumları ve dayanıksız toprağıyla ay yüzeyine benziyordu. Bu nedenle astronot Neil Armstrong aya iniş provasını burada yapmıştı.
Akureyri: Kilisesi ve botanik bahçesi ile ünlü Akureyri İzlanda’nın kuzeyini gezmede bir başlangıç yeri. Özellikle Husavik’ten başlayan balina izleme turları için.

 Aksam icin kaldigimiz hostel detaylari asagida:
Hostel Saeberg
**Address**: Sæberg / Reykjaskóli /Hrútafjörður  / Phone: +354 894-5504 / E-mail: saeberg@hostel.is
**Dates** Check-in: 17/08/13 / Check-out: 18/08/13 / Nights: 1
**Summary** Room details: 3 Bed(s) in Dorm, mixed accommodation (coed) s / Subtotal: 8400.00 ISK

IZLANDA GEZISI Day2 - 20130816 - Fri



Hostel’de kahvalti fiyati yine benzer fiyat: p.p. 9€ -1.800ISK (istege bagli)
Biz market malzemeleri ile kahvalti yaptiktan sonra yola cikiyoruz, bugunku programda cok yogun:

Vik: Adanin en guney ucu her an yagmur alan kucuk kasabasi. Kiyisinda troll kayaliklari adini verdikleri gene ecis bucus kayaliklari gormek mumkun. hava hep yagmurlu ve kasvetli olunca bu kayaliklar cidden insana urkunc geliyor ve neden troll kayaliklari adini aldiklarini anliyorsunuz. 291 kişi yaşadığı küçük bir sahil kasabası,Vik. Kilometrelerce uzanan siyah bir kumsalı var. Ancak denizi çok hırçın olduğu için zaman içinde hayatlarına kaybeden onlarca denizci için dikilmiş bir anıt bulunuyor. Reykjavik ile Vik arası 180 kilometre.
Bugunku ilk ziyaret edecegimiz yer, pek de fazla bilgimizin olmadigi ama kaldigimiz hostel’de mutlaka gorun dedikleri uzun bir sahil. Fotograflar asagida siz karar verin, deger mi 



Skaftafell dogal parki ve vatnajokull: vikden ana yoldan 2 saat doguya dogru yol aldiginizda onunuze skaftafell dogal parki cikiyor. burasi ozelikle treking severler icin sahane bir alan. giristen haritalari alip gideceginiz rotayi beliliyorsunuz ve sahane manzara esliginde tirmanmaya basliyorsunuz. Yukaridaki selale ve cikarken olan manzara herzaman ki gibi harika bu park iceriginde avrupanin en buyuk buzulu olan vatnajokullu de barindiriyor. Buzul yuruyusu icin onceden yer ayirtmadigimiz ve bayagi da usudugumuz ve fiyatlarin da pahali olmasindan dolayi uzun bir yuruyus yolundan sonra iki taraftan da yakinina kadar gittik, bir yerden sonra tehlikeli oldugu icin ulasmak mumkun degil, bu arada park girisi ucretsiz.


Jökulsarlon (buzul gölü), Bir sonraki duragimiz James Bond filminden de gorulebilen bir buzul golu. Yazin buzlar eridigi icin yuzen buzlarin oldugu bir gol ama kisin James Bond filmindeki sahneler tekrarlaniyor. Gol tamamen buz tutuyor. Renkler beyaz ve buz mavisi. Mevsim itibariyla buz magaralari erimis durumda. Avrupa’nın en büyük buzulu Vatnajökul’dan kopan kütleler denize dökülmeden önce doğal bir lagünda toplanıyor.

Svartifoss ve Skaftafellsjökull, Avrupa’nın en büyük buzulu olan Vatnajökull’un sınırlarında. Buzul kalınlığının ortalama 400-600 metre olduğu Vatnajökull’un ölçülebilen en yüksek yeri 950 metre. 1 numaralı otobanı takip ederek, Skaftafell’e devam ettik. Ulasal Parkın girişinde bir tesis ve kamping alanı bulunuyor. Alışveriş imkanın da olduğu tesisin çevresi küçük bir müze gibi. Hem bölge hakkında bilgi var, hem de yürüyüş rotaları ve uzaklıkları ile ilgili bilgi mevcut. En üzücü şey ise 1960’larda bölgeye gelen ve bir daha bulunamayan İngiliz dağcıların, 1990’larda bulunabilen malzemeleri. Yürüyüş için ise kimseden yardım almaya gerek yok. Uzaklık ve güzergah son derece belli ve her yerde tabelalar var. Bizim ilk yürüyüşümüz yaklaşık 3,5 kilometre uzaklıktaki Svartifoss’du.Türkçe Kara Şelale anlamına gelen ve 20 metre yüksekliğe sahip Svartifoss, ismini şelaleyi çevreleyen siyah bazalt lav sütunlarından alıyor. Bu yürüyüşün ardından tesise geri dönüp, ters istikametteki Skaftafellsjökull buzuluna gittik. Jökull İzlandaca buzul demek ve adada 5 büyük buzul bulunuyor.Skaftafellsjökull ise buzul yürüyüşlerinin yapıldığı turistik bir bölge.



Jökulsárlón: Daha sonra Vatnajökull Ulusal Park’ı sınırlarında ama daha doğuda olan Jökulsárlón’a gittik. Skaftafell ile arası araba ile yaklaşık 40 dakika. İzlandaca buzul, nehir ve lagün kelimelerinden oluşturulmuş. Lagün, okyanustan 1,5 kilometre içerde ve yaklaşık 18 km2’lik bir alanı içine alıyor. Göl 248 metre derinliği ile İzlanda’nın en derin gölü. Buzuldan kopan parçalar buradaki lagün üzerinden Atlas Okyanus’una olan yolculuklarına başlıyorlar. Buzuldan koparak göle taşınan aysberg (buzdağı) parçalarının “buzul mavisi” dediğimiz renkleri arasında dolaşmak gerçekten bir rüya alemine dalmak gibi.

 Aksam icin kaldigimiz hostel detaylari asagida:
Hostel Reydarfjordur
**Address**: Reyšarfjöršur, Iceland / Vallargerši 9 and 14 / Reyšarfjöršur / Phone: +354 892-0336 / E-mail: reydarfjordur@hostel.is
**Dates** Check-in: 16/08/13 / Check-out: 17/08/13 / Nights: 1
**Summary** Room details: 1 Private Room 3 beds / Subtotal: 13800.00 ISK

IZLANDA GEZISI Day1 - 20130815 - Thu


Sabah, yakindaki supermarket’ten aldigimiz kahvaltiliklarla hizlica yaptigimiz kahvaltidan sonra, yola cikiyoruz. Istikamet otobus’le Hertz Iceland ofisini bulmak. Sehri gezdikten sonra ortaya iki olasilik cikiyor. ya kendiniz araba kiralayacaksiniz ya da turlara bol bol para bayilacaksiniz. Biz araba kiralamayi tercih ettik. gezeceginiz yere gore araba secimi yapmak gerekiyor. ulkenin ic kisimlarina yani bazi lav tarlalarina 4x4 olmayan kiralik bir aracla giris yapmaniz yasak. ama 4x4lerde oldukca pahali. Gerci Ay yuzeyini andiran, hatta aya gidenlerin deneme yuruyusu yaptiklari yerlere gitmek icin tek yol 4 X4  ama fiyatlar yuzunden biz normal bir araba kiralayip turumuzu ona gore ayarladik. Adanin tamamini dolasan bir ring road var, biz de guneyden dogu ve kuzey ve bati ve guney olacak sekilde donecegiz.
Ek olarak benzin diger avrupa sehirleri ile yaklasik ayni fiyat.
Biz arabayi herzaman oldugu gibi ucuzcu Alman sitesinden, billiger-mietwagen.de’den kiraladik.
Fiyatlar ve tarihler asagida:
Ihr Mietwagen:     Toyota Aygo oder aehnlich, 2 Türer, CarDelMar Gruppe MBMN
Versicherung:     Haftpflicht 392.000.000 ISK; Vollkasko ohne Selbstbeteiligung; Diebstahl ohne Selbstbeteiligung
Preis:     255,01 EUR
Lokaler Partner: Hertz Iceland
Wagenkategorie: über CarDelMar (Buchungsnr.: 1961007) Toyota Aygo oder aehnlich; 2 Türer; CarDelMar Gruppe MBMN
Anmietung: Do, 15.08.2013, 08:00 Uhr in Reykjavik (Reykjavik - Flugvallarvegur 5 101 Reykjavik - Telefon: 00354-522-442)
Rückgabe: Mo, 19.08.2013, 06:00 Uhr in Reykjavik (Reykjavik Internationaler Flughafen - Telefon: 00354-522-4430)
Tage: 4

Hertz havalimani yakinlarinda (sehir icinde olan eskisi). Islemleri hallettikten sonra yola cikiyoruz. Bugunku rotamiz kisaca soyle:

Golden circle: thingvellir, geysir ve gullfoss (skalholt  ve laugarvatn)

Strokkur: Burada biri büyük, diğeri küçük iki tane gayzer var. Türkçedeki gayzer kelimesi İzlandalıların verdikleri isimden türetilmiş. Fay hatları veya volkanik kırıkların olduğu bölgelerde görüyor. Su belirli bir alanda ısınınca, patlama yapıyor ve bu kaynar su yeryüzüne fışkırarak çıkıyor. Buradaki en büyük gayzer 6-8 dakikada bir patlıyor ve 20 metre yüksekliğe kadar çıkabiliyor. Fakat hiç ıslanmıyorsunuz, fışkıran su sıcaklığın etkisi ile buhar oluyor. Sadece sıcak bir esinti geçiyor. Suyun kükürt oranı çok yüksek olduğu için bozulmuş yumurta gibi kokması tek kötü yanı.

Geysir: izlandanin en cok turist gecen fenomenlerinden biri. yerden metrelerce yuksege fiskiran kaynar su ve sulfur kokusu burayi diger turistik yerlerden ayiryor. yaklsik uc tane geysir var. en buyugu kendini etrafindaki tursit kafilesi ile belli ediyor. herkes su fiskiriken resim cekebilmek icin pusuda bekliyor. giriste para falan odemeye gerek yok.

Gulfoss: geysiderden sonra ikinci durak izlandanin en buyuk selalesi . gorulmeye deger ve giris parasiz.Gullfoss, “altın şelale” anlamına geliyor. Diğer şelaler gibi Gullfoss da buzullardan besleniyor. Üzerindeki akıntı çok güçlü. Gürül gürül bir sesi var. İnsan yanındaki duymakta zorlanıyor. Tektonik hareketler sonucu oluşan şelalede nehrin güzergahı değişmiş. Düz akan nehir bir kilometrelik bir kırılma ile sağa doğru keskin bir dönüş yapmış. Buradan sonra küçük basamaklar halinde aşağıya akıyor. Sonra nehir aniden bir catlakla karşılaşıyor. 20 metre genisliginde ve 2,5 kilometre uzunlugundaki bu catlaktan su 32 metreden asagiya dusuyor Düştüğü çatlak bir duvar gibi önünü kestiği için çarpan suyun bir kısmı debinin kuvvetinden nedeniyle geri yükseliyor

Thingvellir: ilk izlandalilar gocmen norveclilerden olusan bir topluluk oldugu icin burada iskandinav geleneklerini surdurmusler. aralarinda etkilesimi saglamak ortak kararlar almak amaci ile althingi adnda bir komite kurmuslar. althingi avrupadaki ilk parlemento ms 930. izlandalilar hristiyanligi da ilk burada hic kavga veya savas vermeden kabul etmisler(sadece pratik nedenlerle) ama ayni zamanda eski viking geleneklerini ve inanclarini da yatak altindan devam ettirmisler. buranin bir diger onemi amerika ve avrupayi birbirinden ayiran kontinantal plaka isareti. bu dogal parka da giris parasiz. Bölgenin ismini Türkçeye çevirdiğimizde meclis alanı anlamına geliyor. Karşılıklı iki bazalt duvarın olduğu bölgenin akustiği çok iyi. Bundan dolayı 930-1798 yılları arasında meclis olarak bu bölge kullanılmış. UNESCO Dünya Mirasları listesinde olan Þingvellir’in diğer bir özelliği ise Kuzey Avrupa ve Avrasya plakalarının ayrıldığı yer olması. Her sene birbirinden uzaklaşan bu plakalar karşılıklı iki duvar gibi yükseliyor.
Biz geldigimizde kuvvetli bir yagmur altinda gezdik ama birbirinden ayriman Kuzey Avrupa ve Avrasya plakalarini gormek priceless’ti 

Singvellir – Laugarvatn: Singvellir ve Laugarvatn arasında bulunan saklı volkanik bölgeyi görmeye gidiyoruz. Volkanik hareketlilikten oluşan mağarayı geziyoruz. Burada dalis imkani da var. Amerika ve Avrupa kıta plakalarını ayıran devasa çatlakta kristal sularda hayatınızdaki en farklı şnorkel deneyimini yasayabilirsiniz. Silfra Çatlağını ziyaret etmek mumkun, opsiyonel olarak çatlağa dalış da yapabilirsiniz.

Laugarvatn:  Yol ustunde olmadigi icin ziyaret etmedik. Laugar izlandaca gol havuz anlamina geliyor. burasi da ilik golu ile unlu kucuk bir kasaba. althingde hristiyanligi kabul eden bazi hristiyanlar oradaki suyu soguk bulmuslar ve bu kasabaya gelip burada sicak suda vaftiz olmaya karar vermisler.o yuzden bu radaki gol kutsal sayiliyor. ama ne yazik ki icerigindeki koli basili yuzunden biz gittgimizde yuzmeye kapali idi.

Hekla: bilnen ilk patlamasi 1104 sonra 1947 de ve 1970 patlamis izlandanin en buyuk ve en tehlikeli dagi. buraya avrupali gezginler hellsgate(cehennem kapisi) adini vermisler. biz ise daha cok sogumus lav tarlalari ile karsilastik. 4X4’unuz yoksa degmeyecek bir deneyim. Eger 4x4 kirlarsaniz dagin etrafinda thors gate denilen doga harikasi vadiye ulasirsiniz. biz bir yere kadar bizim dandik arabayla gittik sonra yururuz dedik ve tam olarak oraya neden thors gate dediklerini anladik. o kadar sert esen bir ruzger var ki beni nerdeyse havaya ucuruyordu. gerci yandaki arkadas thora kufrettin ondan oluyor falan dese de siz siz olun ya turla yada 4x4 ile buraya gidin.

Thjodveldisbaer: Burayi da atladik. burasi eski uzeri cimenle kapli eski 11 yy. izlanda yerlesimlerini baz alarak insaa edilmis ve icini gezebileceginiz bir muze.giris 10 euro .

Eyjafjallajokul: pek fazla bir sey demeye gerek bjork ve sigur ros dan sonra izlandanin en unlu yuzu. hekladan ana yola cikip guneye vik'e ve troll kayalarina dogru yol alinca yol kenarinda tum hasameti ile duran dag(hekladan oldukca kucuk). biz daga cikan turlara katilmak istemedik cunku cok pahali idi sadece yol uzerinden sekilli fotosunu cektik sislerin arkasindan.

Seljalandsfoss: Çok uzaklardan bile insanı cezbeden ve yoldan çıkıp yanına gitmek istediğiniz Seljalandsfoss. Anlaşılacağı üzere foss, şelale anlamına geliyor. Seljalandsá nehrinin 60 metreden düşmesi ile oluşan şelalenin en güzel tarafı ise arkasından geçebilmeniz. Şelalenin etrafından dönerken insan kendini filmde gibi hissediyor. Arkasında veya yakınlarındayken yanınızdakini duymanız mümkün değil. Diğer şelaler gibi çok kuvvetli bir debisi var. Vik’in 30km batisina dusuyor route1 uzerinde. Kesinlikle atlanmamasi gereken bir selale, her daim uzerinde asili duran gokkusaklari ile unlu. Buradan yaklasik 40km batida Seljalandfoss'u da gormek lazim.

Skógafoss: Son olarak 25 metre genişliği ve 60 metre yüksekliği ile Skógafoss. Bu devasa şelaleden geriye sadece ufak bir dere kalıyor. O kadar yüksek ve güçlü ki suyun büyük bölümü havada iken kayboluyor. Bu sayede eğer hava açık ise iç içe geçmiş gökkuşakları görmek mümkün oluyor.

Landmannalaugar yolunda Alev Yarığı çıkacak karşınıza. Burasi da bizim zaman darligi ve 4X4 eksikliginden atladigimiz bir yer. Otoyol çok derin olmayan akıntı dereleri içinden geçip, jeotermal havuzlara ulaşıyor. Temmuzun 15 dereceye ulaşan sıcağında yeterince ısınamayan turistler bu havuzlara atlayıp ısınıyor. Uzakta 10 yılda bir patlayan Hekla Volkanı görülüyor.


Gun boyu yesil kirmizi ve kahverengi renklerinin en canli tonlarini gormekten mest olmus bir sekilde ufak VIK kasabasinda bulunan hostel’e variyoruz ve Hostel Puffin’in de zor bela buldugumuz odada kaliyoruz:

Property Name: Hostel Puffin
**Address**: Víkurbraut 24a-26, 870 Vík, Iceland.  (+ 354) 487 1212 / E-mail: hotellundi@islandia.is / www.hotelpuffin.is
**Dates** Check-in: 15/08/13 / Check-out: 16/08/13 / Nights: 1
**Summary** Room details: 1 double - 1 single / People: 3 Cost per person: 6000 ISK .

Hostel inanilmaz sevimli eski bir evin, hostel’e cevrilmis sekli. Odalarin sekilleri ve mutfak cok guzel. Makarna ve ton baligi (ve meyve)’den olusan hep ayni menumuzden sonra uzun bir uyku cekiyoruz.