Serengeti
- Sonsuzluk demekmis Maasai dilinde (zaten Ngorongoro'dan asagi inmeye
baslayinca, anlasiliyor ucssuz bucaksiz Serengeti ovasinda kelimenin manasi)
Safari -
seyahat demekmis Swahili dilinde
Maasai - buralarin kizilderililileri ama cok daha iyi
kosullarla desek (ilk izlenimler, kendi kulturlerini korumuslar (asimilasyon
sinirli), sinirsiz bir cografyada yasiyorlar (Tanzanya, Kenya, Uganda....), kimlik,
pasaport (zaten yok) olmadan serbestce dolasiyorlar, herkesin (insan-hayvan)
gercekten cekindigi bir savasci (warrior) kesimi var)
Moshe'den cikip uzun bir yolculuktan sonra Ngorongoro'yu da
gectikten sonra Serengeti'ye vardik, manzara mukemmel.
Serengeti ucsuz bucaksiz bir dogal yasam alani, vahsi
hayvanlar icin. Eskiden Masai'lerle beraber yasiyorlarmis, Ama Maasai'ler av
hayvanlari yemedikleri ve kendi Hayvanlarini (surulerini) yetistirdikleri ve
otlattiklari icin bu bolgeden cikarilmislar ve Ngorongoro sinirina cekilmisler.
Cunku av ve besi hayvanlarinin ayni bolgede olmasinin cok zorluklari var,
yirticilarin besi hayvanlarina zarar vermeleri ve Masai'lerin de onlara zarar
vermesi en buyuk sorun. Mera otlak alaninin sadece vahsi yasam hayvanlarina
birakilmasi gerekliligi gibi bir sebep de soz konusu. Bu arada warrior Masai
erkekleri kendilerine veya surulerine zarar veren aslanlari vs oldurmekten
cekinmiyorlar dersem, bir de sadece mizrak kullaniyorlar dersem, konu daha iyi
anlasilir herhalde :-)
Zaten Ngorongoro - Serengeti sinirinda ilk olarak
Maasai'ler karsiliyorlar (incik boncuk vs ama fotograf cekmek parayla):
Maasai ile saka olmaz :) |
Maasailer, Kenya’dan Tanzanya’ya çok geniş bir alana
yayılan en büyük etnik grup. Tek kabile degil anladigim kadariyla, sordugum
sorulara pek net yanit alamadim. Maa dilinin yanı sıra resmi dil Swahili konuşanlar
var ama bizim sofor anlasmakta zorlandi herseye ragmen. Bölgedeki neredeyse tüm
coğrafi isimleri onlar vermiş. Arusha’dan Manyara’ya uzanan otoyol boyunca
tepelerde, bozkırlarda pek çok Maasai köyü dikkat çekiyor. Bazen surulerin
pesinden giden, kirmizili mavili cocuklar var, ellerinde mizrak veya
cubuklariyla, ya da manzarali yerlere comelmis daha yaslilar var, bazen de
arabalarin yaninda kosuyorlar. Oturan Maasai gormeyenlerdenim :)
Neyse her taraf kolay fark edilemeyen koylerle dolu, bu
köylerde kulübeler yuvarlak ve çamurdan yapılmış. Dışlarına kaktüslerden bir
çeper çevrilmiş. Toprak evlerde keçileri, buzağılarıyla birlikte yaşıyor
Maasailer. Evi yapmak kadının görevi. Bunun karşılığında kızıyla toprak üstünde
yatıyor. Erkek ise oğluyla deri yatağında. Çok az su kullanıyorlar. Sebze, ot
ve balığı ağızlarına sürmüyor, sadece inek, keçi sütü, eti ve kanıyla
besleniyorlar. Kan, hayvanları öldürmeden alınıyor, süte karıştırılıp içiliyor.
Çok sayıda hayvana sahip zengin Maasai erkekleri birden fazla kadınla
evleniyor. Her kadın bir ev yapıyor, erkeğe geceyi hangi evde geçireceğini
seçmek kalıyor. Maasailer sünnetsiz erkeği adam yerine koymuyor, sunnet
hikayesini merak eden yoktur, ama buraya kadar okumus olanlar icin, soylenen
soyle. Butun yasi gelen cocuklari aliyorlar yanyana nehir'e goturuyorlar.
Nehir'de, aksamdan sabaha kadar bellerine kadar suda kalmak zorunlu. Ciktiklari
zaman belden asagilari uyustuklari icin, fenni sunnetcinin isi de cocuklarin
derdi de kolay. Hizli tek bir bicak darbesi ve akabinde basilan toprak vs
karisimi bir dogal kan durdurucu. Butun cocuklar beraber sunnet oluyorlar,
kacan olmasin diye. Dini inanclari ise degisik. Farkli canlilar icin farkli
dusunceleri var, ayni sekilde Kilimanjaro ile Moshi arasındaki bir tepede,
ağaçların altına oturarak dağ tanrılarına tapıyor. Onlardan yağmur, bereket
diliyor.
Parkta gövdeleriyle fili andıran, çok sayıda asırlık dev
baobab ağacı bulunuyor. Gövdesinde en kurak mevsimlerde bile uzun süre su
tutabilen, odunu yenebilen bu ağacı Maasai kabileleri kutsal kabul ediyor.
İçinde ruhların yaşadığına inanıyor. Bu nedenle kesmeden 14 gün önce üstüne
yazılı kesim kararını yapıştırıp kendilerini belalardan koruduklarına
inanıyorlar.
Maasailerle ilgiili Arusha yakınlarındaki Meserani Yılan
Parkı’nın hemen karşısındaki Masai Müzesi iyi bir bilgi kaynagi (www.meseranisnakepark.com). Bu
arada, soyu tukeniyor kizildereliler gibi birsey aklimiza gelmesin. Erkekler surulerinin
buyuklugune bagli olarak bolca evlendikleri icin ve aile basi 4+ cocuk oldugu
icin hizla buyuyen bir topluluk. Bana 2milyon dediler ama heryerdeler. Sadece dogal parklarda yoklar. Hemen
heryerde gece bekciligi yapiyorlar, butun madenlerde calisiyorlar,
sehirlerdeler, ticaretin icindeler. Gerci hicbirinin kimlik karti ve kaydi
kuydu yok(mus) dediler bize. Bu da daha ilginc yapiyor Maasaileri.
Serengeti(Tanzanya)
ve Masai Mara(Kenya) butunlesik bir alan. Serengeti cok siki bir sekilde
korunuyor. Avlanmak (parali) cok limitli veya yok. Jeep Safari yapan gruplar
kesinlikle belirlenen yollarin disina cikamiyor. Yollar da zaten cok az. Ciplerden cikmak yok ayni
sekilde. Kisaca tamamiyla cok buyuk bir alan hayvanlarin, insanlar ise sadece
ciplerle sinirli bir alana girebiliyorlar. Istege gore hayvanlarin yanina
gitmek yok. Hayvanlara yem vermek yok. Boylelikle otlak alanlarin uzerinden
jeep gecmedigi icin ve avlanma olmadigi icin en buyuk vahsi hayvan nufusu (zannederim
dunyadaki en buyuk aslant nufusu) ve cesitliligi burada. Zaten Masai
Mara ile aralarinda hicbir fiziki sinir yok ama Kenya'nin uyguladigi safari
politikasi yuzunden hayvanlar Serengeti'de kaliyorlar, Masai Mara'ya
gitmiyorlar.
Hayatimda bu kadar cok vahsi hayvani suruler halinde
gormemistim. Kisaca Afrika'da var olan her hayvan gergedan harici birer birer
onumuzden gecti. Ruya gibi, tek sasirdigim yogun Babun nufusu oldu. Bazi
hayvanlarin (Hyena) aslanlardan bile tehlikeli oldugunu, kemirgen sinifindan,
da ilk kez ogrenmis oldum. Hatta oyle ki dislerinin keskinliginin, kopek
baliklarindan iki kat daha fazla oldugunu ve isiriklarinin zehirli oldugunu.
Keza vahsi kopeklerin ne kadar sosyalist oldugunu ve tam bir komun gibi
yasadiklarini, kurbani olduren kopegin, les eti yemegi ilk olarak ufak kopek
yavrularina, sonra yasli kopeklere biraktigini, en sonunda da kendisinin
yedigini. Serengeti parkinin su anda en buyuk sorununun cok buyuk bir suru
(komun) halinde dolasan ve saldiran vahsi kopekler oldugunu.
Cita'nin avina yaklasarak panik yaptirdigi, ve sadece
300metrede saatte 100km hiza cikabildigi ama daha sonra avini yakalayamazsa
biraktigini. Sadece cok alcak ot alanlarini sevdigini ve agacin golgesinde
yattigini ve avini bekledigini. Avlandiktan sonra avini cok hizlica yemege
calistigini, cunku baska yirticilar gelince onlardan korkup kactigini.
Leopar'in agacta tembellik yaptigini. Avini bile agaca cikarip orada yedigini.
Fillerin suru halinde dolastigini ve patronun disi oldugunu....
Aksam Serengeti'de olan bir kac public camp site'dan
birinde kaldik.
Biraz ilginc bir duygu, etrafta tel orgu yok. Bir adim
ilerimiz vahsi hayvanlar. Isin ilginci kamp yerinde bol da su var yani tam
ziyaret edilecek yer :-) tek fark var, kampin gece bekcisi (ki ulkedeki butun gece
bekcileri sanirim) Masai. Haliyle rahat bir uyku cektik.
Sabah 06:00'da kalktik, gun dogumu safarisi. Aslanlar,
kaplanlar, zurafalar, filler, hippo'lar daha neler neler. Aksamustu
Serengeti'nin Hemen disinda bulunan kamp yerine gectik. Bir sonraki gun
hedefimiz Gorongoro Milli Parki.
No comments:
Post a Comment