Tuesday 24 February 2015

Day10- 08.01.2015 WAITOMO GLOWWORM CAVES MAGARALARI


Ulkede en meshur magaralari olan Waitomo’nun dibinde olan Glowworm (Isildayan Solucanlar) Caves Magaralari ilk duragim. Bu bolgede yeni kesfedilen bir cok magara olmasina ragmen, su anda sadece ucu ziyarete acik. Bolgenin tamami karstik, yavas yavas diger magaralari da acacaklarmis ama en muthis olan magara’dan bir tane daha yoktur sanirim J
Magara bileti alacaklara tavsiyem 3 bilet birden almalari, sonucta fiyat farki cok yok ve hepsi de birbirinden degisik.






Ilk magara, Glowworm Caves. Diger magaralarda oldugu gibi, magaza icine cok kucuk gruplari aliyorlar, haliyle erken gelmek lazim bilet bulabilmek icin. Bu magara, daha evvel gordugum magaralar arasinda en kucugu diyebilirim ama herhalde en iyi organize edilmisi ve korunmusu diyebilirim. Her magara gezisinde oldugu gibi, basimizdaki rehber detayli anlatmaya basladi. Bugunku rehberlerimizin hepsi Maori’lerden. Glowworm Magarasinin en kotu yani, fotograf cekmenin yasak olmasi, boylelikle koruyorlar magara icindeki yasami.
Her magarada oldugu gibi burasi da tesadufen bulunmus. 1887’de madenci ve definecidir tahminen, ama kayitlara seyyah kasif olarak gecmis, Ingiliz Fred Mace ve yanindaki Maori kabile sefi Tane Tinorau kesfetmis burayi. Zaten burada calisanlar (rehber ve diger gorevliler) hep Tane Tinorau’nun soyundan gelenlermis.
Neyse Fred ile Tane, kayalardan cikan pinarin agzinin biraz genisce oldugunu fark edip bunun arkasinda acaba ne var diye bakmislar. Ilk girdiklerinde gozlerine inanamamislar, iceride ufak bir gol ve isil isil parlayan ufak led’ler. Uzun sure anlayamamislar ne oldugunu sonra isikla iceri girince, tavanda yuva yapan omurgasizlarin avlarini yakalamak icin isildadiklarini fark etmisler. Golun icinde devam ederek bir ust kattaki magarayi ve ona uygun girisi (bugun kullanilan girisi) bulmuslar ve o tarihten 1889’dan beri de ayni kabile tarafindan isletiliyormus burasi. Su anda senede 500bin ziyaretci aliyormus
Gezi cok kisa suruyor ama biraktigi etki uzun sure kalici. Gezinin baslangici sarkik ve dikiklerin oldugu ilk bolum (katedral de burada) sonra da glowworm’larin oldugu golde sandal gezintisi ile devam ediyor.
Geziyi farkli kilan glow-worm (parildayan isildayan omurgasizlar)’in hikayesi. Yeni Zelanda’nin glow-warm’lari, fungus gnat sineginin larvasi aslinda. Larvanin hikayesi cok ilginc, ama en ilginc olani, her larvanin 70 taneye kadar 1-2 cm uzunlugunda olan balik agi gibi asagiya dogru inen tuzaklari. Larva parladigi icin magaraya gelen sinekler, isiga dogru giderken, bu tuzaklara yakalaniyor ve yem oluyorlar.

Ikinci magara, RUAKURI CAVE magarasi, buradaki en eski bulunan magara ve ayni sekilde en uzun yuruyus rotasini barindiran. Yine yerel Maori kabilesi tarafindan kus avlarken tesadufen 300 – 400 yil once magarasi bulunmus. Bu magaranin en ilginc tarafi burada bulunan su alti nehrinde body raft-conyoning  karisimi yapilan aktivite

 
 
 
 
 
 
 
 

Ucuncu magara, ARANUI CAVE magarasi, icinden su akmayan ama ona ragmen cok guzel sarkik ve dikiklere ev sahipligi yapan bir magara. Magaranin ismi burayi bulan Maori’den geliyor.

Bir sonraki durak CRATERS OF THE MOON – TAUPO

Yine cok ilginc bir yer, Taupo’nun az disinda, magmaya en yakin olunan yere geldim diye hissettim. Hava sicak, yer bir ayri sicak, heryerden dumanlar yukseliyor, inanilmaz bir deneyim. Bir suru krater cukuru acilmis, icinde kaynayan bir camur tabakasi var. Surekli evrilmekte olan bir bolge, tamami su anda bir gezi parki. Tamamini gezmek 45 dakika 1 saat arasinda suruyor. Tamamiyla cok degisik bir tecrube. Hemen Taupo’nun kuzeyinde. Jeotermal aktivitelerin en yogun olarak gorulebildigi toplamda 25m2 lik bir yer ama sadece bir kismi ziyarete acik. Ben cok gunesli bir havada gittigim icin oyle Ay’da yuruyormus hissine kapilmadim ama yagmurlu bir gunde gitsem herhalde o hisse kapilirdim, surekli bir yukselen duman, sicak hava, havadaki sulfur kokusu ve fokurdama sesi var. Cikan enerji, elektrik santrali ile isitma ve elektrik olarak kullaniliyor.
Bence buranin en ilginc tarafi, bu kadar yuksek isiya ragmen heryerin yesil olmasi, yani bu sicaklikta yasayan bitkiler ve acan cicekler.
 

 
 
 
 

 

 
 
 

Yolda Maori kulturunun canli orneklerinin gorulebilecegi (bizim guneydeki Turkish Night’larin) daha kalitelisi olan iki koyden birinde (Tamaki) durdum. Aksam yemegi bedava, yanina da Maori koyunde gezi ve geleneksel dans. Dedim ya bildigimiz Turkish Night ama cok daha kalitelisi.


Hostel’e varmadan ikinci kez odamda yillarca posterine baktigim Huka Falls’a tekrar ugradim. Ruya gibi :) Ya da dejavu
 

No comments:

Post a Comment