Sıcak bir duş ve akabinde yolculugun ilk kahvaltısi,
ekmek, reçel, tereyağı, omlet ve yeşil çay. Bu stan’lardaki kahvaltı menüsü standart,
genelde böyle belki fazladan meyve oluyor. Peynir veya domates cok ender
sofraya geliyor.
Murghab'da pazar var. Konteynerların içimde
kendilerine göre planlı bir pazar var alış veriş için. Yolculuk boyunca su en
büyük problem. Bol bol su bisküvit ve meyve alıyoruz. Para bozduruyoruz sokakta
ve orada anlıyorum ki buralarda Euro'nun pek bir kıymeti yok. Çok düşükten
bozuyorlar, neyse zaman yoktu bozduracak gelmeden, yapacak birsey yok. Birbiri
ardına gölleri geçiyoruz sağımız ve solumuzda. Çok büyük bir tuz gölünü de öğle
yemeğinden sonra.
Yol üzerinde biryerlerde eski devirlerden kalma duvar
yazıları olması lazım. Öyle okumuştum. Şöförümüze söylüyorum onayı da alınca
gruptan iz yol ve tabela'nın olmadığı bir coğrafyada bulmaya çalışıyoruz
gideceğimiz yeri. Yarım saat 45 dakika olması gereken yerde arıyoruz duvar
yazilarini ama nafile bir çaba. Gidecek olanlara tavsiye, üstüste konulan
taşları takip etsinler, yazılar bir mağaranın duvarında az yukarıda. Yazıların
olduğu yerde de eski bir tabela var. Bizden evvel gelen turist’lerin rehberi
bize fotograflarla gosterdi nerede oldugunu.
Öğle yemeği için seçtiğimiz yer Alichur. Isimler hep
Turkce Cunku Pamir halkı Kırgız kökenli, chur cöl demekmiş. Alichur nehrinin kıyısında
balık yiyeceğimizi hayal ederek 2 restorandan birine gittik. Hava soguk,
baliklar kacmis, neyse etli patatesli ve lahanalı güzel bir yemek yedik. Yine
dolarla ödeme yaptık. 3$. Yemek sonrası tuvalete gidenlerin görüntüsü muazzamdı
:-) Tuvaletlerde kapi genelde kullanilmiyor, hela desem daha iyi, ya da cukur.
Yemekten sonra tuz golune vardik, manzara etkileyici
daha sonra da önce Bulunkul sonra da Yeşil Gol’e / Yashilkul Gölü'ne gittik.
Manzara muhteşem. Yukseklik +3700metre. Gölün yanındaki iki Kazakistan plakalı
cipin yanına park ediyoruz. Kazakıstan'da yaşıyan yaşlı bir Alman ve daha genç
bir kazak karısı ve yaşlı 3 Alman çift var, Kazakistan'dan gelmişler o aksam
orada kalacaklarmış. Onlarla konuşurken benim seyahat arkadaslarımın baskısıyla
mayomu giyip 3727metrede gole giriyorum. Buzlu su soğukluğunda ama ekip ruhunu
bozmak olmaz. Fonda BeachBoys çalıyor Andy motivasyon niyetine. Neyse ki cok
kalmiyoruz. Cikinca hemen giyinip, guneste isiniyoruz. Gunes batmadan, Bulunkul’a
geri donuyoruz. Aksam hemen gölün arkasındaki Bulunkul'da kalacağız. Bu sefer
akşam yemeği ve sabah kahvaltısı 20$. Hava kararmasıyla beraber sıcaklık eksi
derecelere düşüyor. HomeStay'in sahibi yakıyor sobayı. Tezek kokar diyor ama
etrafta ne ağaç var ne kömür tabii ki de tezek yakıyorlar. Konuştukları dil
yine Türkçe ama biraz daha değişik ama anlaşılıyor. Pamir'lerde hep Türkce
duyduk sonuçta. Nüfüs az ama kırgızlar yaşıyor yoğunlukla. Çay içiyoruz akşam
yemeğinde yediğimiz balığın arkasından. Cayla beraber laf lafi aciyor.
Televizyon gormuyorum etrafta ama yine Turk dizileri ile baslayan bir muhabbet
var. Ama ilginc iki bilgi veriyorlar. Daha evvel Turkiye’den bir kiz gelmis
bisikleti ile gectigimiz haftalarda / aylarda, Gurkan Genc’i hatirlamiyorlar.
Bir de buralardan Turkiye’ye gidenleri sordular. Sonra hatirladim Van’a
yerlestirilen, TRT’de gordugum, Pamir Turkleri sanirim. Hemen benzerini soylediler,
Dogu’da daglarda yasayan bir asiret varmis Pamir’den diye. Neyse uykumuz
geliyor, hep beraber yan yana aynı odada kalacağız. Odanın camları çift cam ama
yine de içerisi ısınmıyor. Kışın bu odada bütün aile yatıyormuş en çok ısınan
yer burası olduğu için. Kat kat yorgan ve döşek seriyor ev sahibi. Odanın içi
herşeye rağmen ısınmıyor. Yazılana göre ülkenin en soğuk yeriymiş. Altımızda
buzul olmalı. Akşam kurt ve köpek atışması uyutmadı. Mecburen tuvalete kalktım.
Hela eski usul tahta kulübe içinde delik ama bu sefer kapısı var. Birilerine
selam vermeden tuvalette kalmak mümkün. bir sürü ev için yapılmış ama evlerin
az ilerisinde, hacethane, ama hava soğukken zor oluyor:-)
No comments:
Post a Comment