Guzel bir uykunun ardindan kalkiyorum. Ic avlusu olan
eski bir Turk evi (Yahudi Mahallesinde herhalde Yahudi evi)’ne benzeyen bir
pansiyon’da kaliyorum. Sevimli bir aile, ortam cok guzel. Ic avluda, asmali
cardagin altinda kahvalti yapiyorum, hava cok guzel, ne cok sicak bunaltici ne
de cok serin. Aile, Turk’lere benziyor.Nasiba hotel B&b . 25usd oda icin
kahvalti dahil. Butun hosteller ve B&b ler eski yahudi mahallesinde.
90'larda herkes amerika ve Israil'e goc etmis, digerleri de bosalan evlere
konmuslar gibi gozukuyor. Bu bölgede Karahitler yaşarmış ve yüzde doksanı
İsrail'in kurumasıyla beraber ülkeden ayrılmışlar. Bölge varoş görüntüsüne
sahip ama binalar yeni yeni restore ediliyorlar. Özellikle hostel olmaya müsait
çok bina var burada ve şehir merkezi Registan meydanına yürüyerek beş dakikalık
mesafede.
Yahudi mahallesi bizim eski Bursa’nin eski halini
andiriyor. Yanyana evler, ic avlusu olan, disarida insanlar ve dar sokaklar. Herkesin
kafasinda Arnavut sapkasina benzeyen sapkalardan var. Yahudi mahallesinin
icinden gecerek, Samarkand’in Pazar’ina cikiyorum. Bir hayli hareketli, kuruyemis
ve meyve agirlikli satis var ama sanki pek bir turist’lere yonelik, Pazar yeri
cok temiz, asagida daha pis bir bolum var, o daha bir dogal.
Sehirde gorulecek yerler yurume mesafesinde, ama ben
en uzaktaki duraga, Pazar yerinin yanindan kalkan dolmus’la gidiyorum, gerisini
de yuruyerek gezecegim. Ilk durak Ulug Bey Rasathanesi (10000Uzsom). Yine bir
supriz bu muze. Vakti zamaninda ne kadar gelismis olduklarini gosteriyor. Timur
zamaninda Samarkand’I kurunca butun bilim adamlarini (zorla?) toplamis
Samarkand’a ve olanak saglamis. Su anda muzenin oldugu yerde buyuk bir
rasathane varmis. Ulug Bey’in yaptigi gozlemler ve sonuclarinin bazilari muzede
gorulebiliyor, keza vakti zamaninda tum Avrupa’da okutulan kitaplari da.
Ogrencisi Ali Kuscu’nun da buradan Istanbul’a geldigi yaziyor. Yapı Semerkant
gözden düştükten sonra yıkılmış ve 1908 yılında bir Sovyet Arkeolog'un
çalışmaları sonunda kalıntıları günümüze ulaştırılmış. İçeride eskiden nasıl
olduğunu anlaran maketler ve bir müze var. Hayatını bu mekana vakfettiği için
de aynı bizde Afrodisias antik şehrini kazan Kenan Erim gibi mezarını
rasathanenin içine koymuşlar.
Daha sonra Hz Daniel (Danyal)’in Turbesine (10000Uzsom)
yuruyerek ulastim. Gordugum en ilginc turbe. Hz Danyal’in sandukasi metrelerce
uzunlugunda, boyu uzadigi icin mi baska bir sebeple mi bilmiyorum. Mezarının
esas yeri ise burası değil İran'ın Şuşa şehri. Timur bu şehri kuşattığı zaman
beklediğinin çok üzerinde bir direnişle karşılaşıyor. O şehirde bu mezarın
olduğunu öğrenince de mezarı Semerkant'a taşıttrıyor. Lahdin uzunluğu 18 m.
Kimileri Danyel'in 18 m boyunda olduğunu, kimileri ise bunun sadece bir
ayağının uzunluğu olduğunu söylemekteler. Ama söylendiğine göre Timur'dan sonra
her Emir buna bir parça ekletince lahit bu boyuta gelmiş.
Burada gordugum insanlarin kenarda oturdugu ve aralarindan
tek birinin kuran okudugu ezbere cok yuksek olmayan bir sesle ama guzel bir
sekilde. Ozbekistan’da hic ezan sesi duymadim bu arada.
Buradan sonraki duragim yuruyerek, meshur eski sehir muzeleri,
Afrosiab Muzesi (1000Uzsom), degmez yolu uzatmaya. Cikinca muzeden bu sefer cok
guzel bir camii’ye vardim. Hz Hizir camii (8000Uzsom), ne yazik ki camii’lerden
para aliyorlar giris icin. Hemen ilerisinde, mezarligin icinde anit mezarlar
toplulugu olan, icinde tahminen camii’si de bulunan Shah’i Zindan (8000Uzsom)’i
ziyaret ettim, cok guzel. Para vermek istemeyenler icin mezarliktan da giris
var. Bir sonraki durak Bibi Hatun Camiisi (8000Uzsom) ve mozalesi. Camii, hem
avlusuyla hem de yapisiyla cok etkileyici.
Bibi Hatun kim mi ? Ilginc bir hikayesi var. En
son olarak ise Bibi Hanım Camii'ne gidiyoruz. Timur Leng'in eşi adına Hint
seferi esnasında yapılmış bir cami. Bibi Hanım esasında Timur'un akrabalarından
biri olan Emir Hüseyin'in eşiymiş. Timur Hüseyin'i öldürünce de karısıyla
evlenmiş. Caminin efsanesine göre de Bibi hanımın buranın mimarı ile bir
ilişkisi olmuş. Cami bir türlü bitmeyince Bibi hanım mimara gitmiş ve yapının
neden bitmediğini sormuş. Mimar ise ancak bir öpücük karşılığında yapıyı
bitirebilceğini söylemiş. Timur sefer dönüşü olayı öğrendiğinde mimarın boynunu
vurdurmuş. Tabi bana bu hikaye pek inandırıcı gelmedi. Timur'un kudretine sahip
bir hükümdarın karısına böyle bir cürette bulunmak kimsenin harcı olmasa gerek.
Cami çok kötü durumda ve o yüzden kullanılmamakta.
Daha tadilata girmemiş. Ama içini görmek hoşuma gitti. Semerkant'taki diğer
yapıların eski hali hakkında fikr sahibi oldum.
Bibi Hatun’dan Rajastan’a yurume yolu var. Rajastan
(Giris 14000Uzsom), 3 medreseden olusuyor, Sher Dor, Tilla-Kari, Ulug Bey. Ruslar
tarafindan zamaninda cok bombalandiklari icin, su anda gicir gicirlar yapilan
restorasyon sonucunda. Medreselerin icinde bir cok dukkan bulunuyor. Haliyle
bosluk ve terk edilmis hali yok.
Meydanda kendimi kısmen İsfahan'ın İmam meydanına
gelmiş gibi hissediyorum. İnsanı etkleyen bir bölge burası. Uluğ Bey, Şer
Dor ve Tila Kari medreselerini geziyoruz. Uluğ Bey Timur'un torunu ve kendi
döneminde yaptığı bilimsel çalışmalarla tanınan bir şahsiyet. Ali Kuşçu gibi
önemli bilim adamları da onun döneminde yaşamışlar
Ulug Bey Medresesindeki minare’ye cikmak hesapta yasak
ama kapidaki gorevli, cikabilirsin dedi, biraz zorlayinca, ama sabah kimse
yokken gel dedi. Timur mozalesi (Guri Emir) de yine yurume mesafesinde. Guzel
bir yapi ve ici de ilginc. Hemen yaninda Aksaray ve ilerisinde Timur’un buyuk
bir heykeli var.
Emir Timur 1336 yılında doğmuş ve 14. yüzyıla
damgasını vurmuş olan şahsiyet. Biz sadece Ankara savaşındaki kötü anılarla bilip
tarihimizde hiç yer vermesek de en az Cengiz Han kadar önemli bi fetihçi ve
devlet adamı. Zaten Semerkant şehrinin efsaneleşmesini sağlayan da kendisi. O
dönemin dünyasının tüm önemli bölgelerini fethettikçe buranın da bir dünya
başkenti olabilmesi için her şehirdeki tüm zanaatçıları, bilim adamlarını zorla
Semerkant'ta iskan ettirirmiş. Hatta şehirden kimse kaçamasın diye de şehir
etrafında sürekli devriyeler gezerlermiş. Bunları düşünürken Amin Malouf'un
kitaplarındaki çoğu yanlış yönlendirmeler geliyor aklıma. Semerkant kitabının
geçtiği dönemde şehir esasında bu kadar parlak değil. İbn-i Sina, Biruni gibi
önemli bilim adamları daha çok Buhara tarafında yaşıyorlar. Şehir her ne kadar
İÖ 4. yüzyılda kurulmuş olsa da kendini bulduğu dönem, "Timurlu Rönesansının"
yaşandığı 14. yüzyıl.
Bu kadar büyük bir hükümdar olmasına rağmen Timur'un
sıfatı sadece Emir olmuş yaşadığı dönemde. Bunun nedeni ise soyundan gelmekte.
Timur'un 13. göbekten dedesi Cengiz Han'ın 9. göbekten dedesinin kardeşi ve
yaptıkları anlaşmaya göre Cengiz Han'ın da dâhil olduğu sülale hep han
olacakmış, Timur'un dâhil olduğu sülale ise emir. Bu nedenden dolayı Cengiz
Han'ın kanından birisini tüm saltanatı boyunca yanında han olarak oturtmuş ama
hiçbir yetki vermemiş kendisine. Çocuklarının da bu sıkıntıyı yaşamaması için kendisi
gibi Emir olan Hüseyin'i öldürmüş ve Cengiz Han'ın kanından gelen karısı Bibi
Hatun'la kendisi evlenmiş. Bu yüzden çocukları da Mirza sıfatını taşımaya
başlamışlar. Bu Emir ile Han arası bir sıfat.
Mezarı dünyayı fethetmiş muzaffer bir komutan için
oldukça mütevazi. İçerisinin dekorasyonu ise oldukça hoş. Bana ilginç gelen
olay içeride gördüğüm Togg isimli dikit oldu. Yedi metre yüksekliğindeki bu
sopanın içinde Sarı Kısrak yelesinden elde edilen saçlar ve dışında da Hz.
Muhammed'in kıyafetlerinden yapılan bir kaplama bulunurmuş. Sadece önemli
insanların türbelerine konan bir simgeymiş bu.
Eger bir grupla gezilmiyorsa, bir tam gun yetiyor
Samarkand’i, gormek icin.Daha hava kararmadan, Bukhara Vakzal’a gectim. Buradan
Bukhara’ya giden taksilerden birine bindim (40000som 3+ saat). Yine bir sofor
iskencesi vardi, taksi’nin icinde. Taksi soforu polis klaksonu (degisik tipte)
taktirmis, ve otoyolda herkese iskence cektiriyordu. Bir de hiz gostergesini
ayarlamis ki beni cok guldurdu. Biraz hizli gidince kadranin sonunu (200kmh)
gosteriyor AMA esasinda 130kmh J
Yolda yine Metan molasi. Yine 1 saat sira bekliyoruz, Taksi’den 200-300metre
uzakta ama herkes sigara iciyor yakinlarinda. Absurd otesi bir durum. Taksi’ler
neden ucuz cunku metan burada cikiyor ve bedavaya satiliyor.
Bu arada Semarkand gibi bilinen ve yıllarca buradaki
medeniyetlere başkentlik yapan bir kentleri olmasına rağmen başkentlerinin
neden Taşkent olduğu sorusunun cevabı insanı hiç şaşırtmayacak cinsten. Çünkü
Semarkand'da Tacikler yaşamakta, Taşkent'te ise Özbekler. Taşkent'in neden bu
isimle anıldığını sorduğumuzda aldığımız yanıt ise hamasetin tüm dünyaya
yayılmış bir virüs olduğunu kanıtlayacak cinsten. Kentlerini düşmanlardan
savunurken gösterdikleri kahramanlıkları bu sıfatı kazanmalarını sağlamıştı.
Taş gibi sağlam insanların yaşadıkları kent, Taşkent.
No comments:
Post a Comment