Friday, 19 September 2014

Day6- 08.09.2015 – OZBEKISTAN SAMARKAND



Guzel bir uykunun ardindan kalkiyorum. Ic avlusu olan eski bir Turk evi (Yahudi Mahallesinde herhalde Yahudi evi)’ne benzeyen bir pansiyon’da kaliyorum. Sevimli bir aile, ortam cok guzel. Ic avluda, asmali cardagin altinda kahvalti yapiyorum, hava cok guzel, ne cok sicak bunaltici ne de cok serin. Aile, Turk’lere benziyor.Nasiba hotel B&b . 25usd oda icin kahvalti dahil. Butun hosteller ve B&b ler eski yahudi mahallesinde. 90'larda herkes amerika ve Israil'e goc etmis, digerleri de bosalan evlere konmuslar gibi gozukuyor. Bu bölgede Karahitler yaşarmış ve yüzde doksanı İsrail'in kurumasıyla beraber ülkeden ayrılmışlar. Bölge varoş görüntüsüne sahip ama binalar yeni yeni restore ediliyorlar. Özellikle hostel olmaya müsait çok bina var burada ve şehir merkezi Registan meydanına yürüyerek beş dakikalık mesafede.

Yahudi mahallesi bizim eski Bursa’nin eski halini andiriyor. Yanyana evler, ic avlusu olan, disarida insanlar ve dar sokaklar. Herkesin kafasinda Arnavut sapkasina benzeyen sapkalardan var. Yahudi mahallesinin icinden gecerek, Samarkand’in Pazar’ina cikiyorum. Bir hayli hareketli, kuruyemis ve meyve agirlikli satis var ama sanki pek bir turist’lere yonelik, Pazar yeri cok temiz, asagida daha pis bir bolum var, o daha bir dogal.
Sehirde gorulecek yerler yurume mesafesinde, ama ben en uzaktaki duraga, Pazar yerinin yanindan kalkan dolmus’la gidiyorum, gerisini de yuruyerek gezecegim. Ilk durak Ulug Bey Rasathanesi (10000Uzsom). Yine bir supriz bu muze. Vakti zamaninda ne kadar gelismis olduklarini gosteriyor. Timur zamaninda Samarkand’I kurunca butun bilim adamlarini (zorla?) toplamis Samarkand’a ve olanak saglamis. Su anda muzenin oldugu yerde buyuk bir rasathane varmis. Ulug Bey’in yaptigi gozlemler ve sonuclarinin bazilari muzede gorulebiliyor, keza vakti zamaninda tum Avrupa’da okutulan kitaplari da. Ogrencisi Ali Kuscu’nun da buradan Istanbul’a geldigi yaziyor. Yapı Semerkant gözden düştükten sonra yıkılmış ve 1908 yılında bir Sovyet Arkeolog'un çalışmaları sonunda kalıntıları günümüze ulaştırılmış. İçeride eskiden nasıl olduğunu anlaran maketler ve bir müze var. Hayatını bu mekana vakfettiği için de aynı bizde Afrodisias antik şehrini kazan Kenan Erim gibi mezarını rasathanenin içine koymuşlar.

Daha sonra Hz Daniel (Danyal)’in Turbesine (10000Uzsom) yuruyerek ulastim. Gordugum en ilginc turbe. Hz Danyal’in sandukasi metrelerce uzunlugunda, boyu uzadigi icin mi baska bir sebeple mi bilmiyorum. Mezarının esas yeri ise burası değil İran'ın Şuşa şehri. Timur bu şehri kuşattığı zaman beklediğinin çok üzerinde bir direnişle karşılaşıyor. O şehirde bu mezarın olduğunu öğrenince de mezarı Semerkant'a taşıttrıyor. Lahdin uzunluğu 18 m. Kimileri Danyel'in 18 m boyunda olduğunu, kimileri ise bunun sadece bir ayağının uzunluğu olduğunu söylemekteler. Ama söylendiğine göre Timur'dan sonra her Emir buna bir parça ekletince lahit bu boyuta gelmiş.


Burada gordugum insanlarin kenarda oturdugu ve aralarindan tek birinin kuran okudugu ezbere cok yuksek olmayan bir sesle ama guzel bir sekilde. Ozbekistan’da hic ezan sesi duymadim bu arada.
Buradan sonraki duragim yuruyerek, meshur eski sehir muzeleri, Afrosiab Muzesi (1000Uzsom), degmez yolu uzatmaya. Cikinca muzeden bu sefer cok guzel bir camii’ye vardim. Hz Hizir camii (8000Uzsom), ne yazik ki camii’lerden para aliyorlar giris icin. Hemen ilerisinde, mezarligin icinde anit mezarlar toplulugu olan, icinde tahminen camii’si de bulunan Shah’i Zindan (8000Uzsom)’i ziyaret ettim, cok guzel. Para vermek istemeyenler icin mezarliktan da giris var. Bir sonraki durak Bibi Hatun Camiisi (8000Uzsom) ve mozalesi. Camii, hem avlusuyla hem de yapisiyla cok etkileyici.
Bibi Hatun kim mi ? Ilginc bir hikayesi var. En son olarak ise Bibi Hanım Camii'ne gidiyoruz. Timur Leng'in eşi adına Hint seferi esnasında yapılmış bir cami. Bibi Hanım esasında Timur'un akrabalarından biri olan Emir Hüseyin'in eşiymiş. Timur Hüseyin'i öldürünce de karısıyla evlenmiş. Caminin efsanesine göre de Bibi hanımın buranın mimarı ile bir ilişkisi olmuş. Cami bir türlü bitmeyince Bibi hanım mimara gitmiş ve yapının neden bitmediğini sormuş. Mimar ise ancak bir öpücük karşılığında yapıyı bitirebilceğini söylemiş. Timur sefer dönüşü olayı öğrendiğinde mimarın boynunu vurdurmuş. Tabi bana bu hikaye pek inandırıcı gelmedi. Timur'un kudretine sahip bir hükümdarın karısına böyle bir cürette bulunmak kimsenin harcı olmasa gerek.

Cami çok kötü durumda ve o yüzden kullanılmamakta. Daha tadilata girmemiş. Ama içini görmek hoşuma gitti. Semerkant'taki diğer yapıların eski hali hakkında fikr sahibi oldum.

Bibi Hatun’dan Rajastan’a yurume yolu var. Rajastan (Giris 14000Uzsom), 3 medreseden olusuyor, Sher Dor, Tilla-Kari, Ulug Bey. Ruslar tarafindan zamaninda cok bombalandiklari icin, su anda gicir gicirlar yapilan restorasyon sonucunda. Medreselerin icinde bir cok dukkan bulunuyor. Haliyle bosluk ve terk edilmis hali yok.
Meydanda kendimi kısmen İsfahan'ın İmam meydanına gelmiş gibi hissediyorum. İnsanı etkleyen bir  bölge burası. Uluğ Bey, Şer Dor ve Tila Kari medreselerini geziyoruz. Uluğ Bey Timur'un torunu ve kendi döneminde yaptığı bilimsel çalışmalarla tanınan bir şahsiyet. Ali Kuşçu gibi önemli bilim adamları da onun döneminde yaşamışlar
Ulug Bey Medresesindeki minare’ye cikmak hesapta yasak ama kapidaki gorevli, cikabilirsin dedi, biraz zorlayinca, ama sabah kimse yokken gel dedi. Timur mozalesi (Guri Emir) de yine yurume mesafesinde. Guzel bir yapi ve ici de ilginc. Hemen yaninda Aksaray ve ilerisinde Timur’un buyuk bir heykeli var.
Emir Timur 1336 yılında doğmuş ve 14. yüzyıla damgasını vurmuş olan şahsiyet. Biz sadece Ankara savaşındaki kötü anılarla bilip tarihimizde hiç yer vermesek de en az Cengiz Han kadar önemli bi fetihçi ve devlet adamı. Zaten Semerkant şehrinin efsaneleşmesini sağlayan da kendisi. O dönemin dünyasının tüm önemli bölgelerini fethettikçe buranın da bir dünya başkenti olabilmesi için her şehirdeki tüm zanaatçıları, bilim adamlarını zorla Semerkant'ta iskan ettirirmiş. Hatta şehirden kimse kaçamasın diye de şehir etrafında sürekli devriyeler gezerlermiş. Bunları düşünürken Amin Malouf'un kitaplarındaki çoğu yanlış yönlendirmeler geliyor aklıma. Semerkant kitabının geçtiği dönemde şehir esasında bu kadar parlak değil. İbn-i Sina, Biruni gibi önemli bilim adamları daha çok Buhara tarafında yaşıyorlar. Şehir her ne kadar İÖ 4. yüzyılda kurulmuş olsa da kendini bulduğu dönem, "Timurlu Rönesansının" yaşandığı 14. yüzyıl.

Bu kadar büyük bir hükümdar olmasına rağmen Timur'un sıfatı sadece Emir olmuş yaşadığı dönemde. Bunun nedeni ise soyundan gelmekte. Timur'un 13. göbekten dedesi Cengiz Han'ın 9. göbekten dedesinin kardeşi ve yaptıkları anlaşmaya göre Cengiz Han'ın da dâhil olduğu sülale hep han olacakmış, Timur'un dâhil olduğu sülale ise emir. Bu nedenden dolayı Cengiz Han'ın kanından birisini tüm saltanatı boyunca yanında han olarak oturtmuş ama hiçbir yetki vermemiş kendisine. Çocuklarının da bu sıkıntıyı yaşamaması için kendisi gibi Emir olan Hüseyin'i öldürmüş ve Cengiz Han'ın kanından gelen karısı Bibi Hatun'la kendisi evlenmiş. Bu yüzden çocukları da Mirza sıfatını taşımaya başlamışlar. Bu Emir ile Han arası bir sıfat.

Mezarı dünyayı fethetmiş muzaffer bir komutan için oldukça mütevazi. İçerisinin dekorasyonu ise oldukça hoş. Bana ilginç gelen olay içeride gördüğüm Togg isimli dikit oldu. Yedi metre yüksekliğindeki bu sopanın içinde Sarı Kısrak yelesinden elde edilen saçlar ve dışında da Hz. Muhammed'in kıyafetlerinden yapılan bir kaplama bulunurmuş. Sadece önemli insanların türbelerine konan bir simgeymiş bu.


Eger bir grupla gezilmiyorsa, bir tam gun yetiyor Samarkand’i, gormek icin.Daha hava kararmadan, Bukhara Vakzal’a gectim. Buradan Bukhara’ya giden taksilerden birine bindim (40000som 3+ saat). Yine bir sofor iskencesi vardi, taksi’nin icinde. Taksi soforu polis klaksonu (degisik tipte) taktirmis, ve otoyolda herkese iskence cektiriyordu. Bir de hiz gostergesini ayarlamis ki beni cok guldurdu. Biraz hizli gidince kadranin sonunu (200kmh) gosteriyor AMA esasinda 130kmh J Yolda yine Metan molasi. Yine 1 saat sira bekliyoruz, Taksi’den 200-300metre uzakta ama herkes sigara iciyor yakinlarinda. Absurd otesi bir durum. Taksi’ler neden ucuz cunku metan burada cikiyor ve bedavaya satiliyor.

Bu arada Semarkand gibi bilinen ve yıllarca buradaki medeniyetlere başkentlik yapan bir kentleri olmasına rağmen başkentlerinin neden Taşkent olduğu sorusunun cevabı insanı hiç şaşırtmayacak cinsten. Çünkü Semarkand'da Tacikler yaşamakta, Taşkent'te ise Özbekler. Taşkent'in neden bu isimle anıldığını sorduğumuzda aldığımız yanıt ise hamasetin tüm dünyaya yayılmış bir virüs olduğunu kanıtlayacak cinsten. Kentlerini düşmanlardan savunurken gösterdikleri kahramanlıkları bu sıfatı kazanmalarını sağlamıştı. Taş gibi sağlam insanların yaşadıkları kent, Taşkent.

No comments:

Post a Comment