Esasinda Bukhara’ya tren’le gelmek daha kolaydi ama
tren gari, sehire cok uzak.
Bunun nedeni ise o dönemki Emir'in politikaları. 1889
yılında kurulan hattı medeniyetle arasındaki bağlar en aza indirgensin diye
şehre bu kadar uzakta kurdurmuş. O dönemin ortamı için bu bile başarı tabii ki.
Yasak şehir diye adlandırılmasının nedeni ise bir dönemlerin en kapalı toplumu
olması. Yüzyıllar boyunca hiçbir yabancının giremediği tek şehir belki de.
Gizlice girmeyi başaranlar ise çok iyi Türkçe ve Farsça bilip molla kılığında
bölgeye seyahat eden seyyahlar. Tabii İslam felsefesini de çok iyi özümseyip
tartışabilme kabiliyeti de gerekiyor. Fransızlarda bu bölgelerde seyahat etmek
ile ilgili bir deyim dahi varmış: " Huzurlu seyahat etmek için kurtlar ile
beraber ulumayı bilmelisin"diyorlarmış. Başarılı olamayanlar ise bedelini
hayatları ile öderlermiş.
Buhara Emirleri 17. yüzyıldan itibaren neredeyse dünya
ile ilişkilerini kopartıyorlar. İpek yolu vasıtası ile geçen Müslüman tüccarlar
haricinde kimsenin buraya gelme şansı yokmuş. Bunu nedeni ise Rusların Büyük
Petro'nun (Deli Petro) politikaları çerçevesinde sıcak denizlere inme politikası
ve bölgede gitgide artan etkinlikleri. İzolasyonları öyle boyutlar ulaşmış ki
zaman içerisinde, kendileri de dünya hakkındaki tüm bilgileri unutmuşlar
denebilir. Sınırları dışında olan gelişmelerden bihaberler uzunca bir süre.
Kendi sınırları dışındaki dünya hakkındaki bilgilere ise tüccarların Rusya'dan
getirdikleri ilk haritalardan sonra ulaşıyorlar.
Bu izolasyonları belli bir süre ülkeyi korumayı
başarsa bile en son olarak Kızıl ordu tarafından ciddi bir şekilde
cezalandırılarak 1920 yılında son bulmuş. İlk başta Buhara Halk Cumhuriyeti
kurulsa da sonra bu Cumhuriyet, Özbek Sovyet Sosyalist Cumhuriyetine 1924
yılında bağlanmış.
Buhara Emirliği zamanında yabancılara uyguladığı sert
önlemlerin cezasını çok kanlı bir şekilde ödüyor Kızıl Ordu buraya geldiği
zaman. Tarih boyunca buraya gelen gerek Rus, gerekse İngiliz sefirler dahi
buranın cezalarından nasiplerini alıyorlar. Hal böyle olunca da batının buradan
intikamı da aynı sertlikte oluyor ve Kızıl Ordu emirin sarayını neredeyse
tamamen yok edecek şekilde bombalıyor. Emir Afganistan'a kaçıyor o dönemde ve
Buhara Halk Cumhuriyeti kuruluyor. O da daha sonra Özbekistan'ın bir parçası
haline getiriliyor.
Hanlığın bu kadar uzun bir süre izole kalmasının en
önemli nedeni coğrafi konumu. Batı, Kuzey ve Güneyde bozkırlar ve çöllerle
çevrili hanlığın Doğusunda ise dağlar bulunmakta. Hanlığın en önemli korkusu
ise buraya gelecek orduların çölü geçme yollarını ve su kaynaklarının yerini
öğrenmeleri. Bu nedenle de ister seyyah, ister sefir olsun kimsenin bilgileri
dışarıya çıkarmasına izin vermemekteler. Hatta kabul etmeye mecbur
kaldıklarında uyguladıkları farklı yöntemler de bulunuyor. Mesela Bir Rus
sefiri geldiğinde onu şehirden en uzak noktada, bilgi alamayacağı izole bir
ortamda konaklatıyorlar. Yaşanmış örneklerden birinde sefirin yanında çalışan
Macar kökenli Rus ajanı şehirde üç ay kadar gizlice bilgi topladıktan sonra
yakalandığı zaman hemen idama mahkûm edilmiş. Ancak buranın en meşhur infazı
iki İngiliz subayı olan Stoddart ve Conolly faciaları batı toplumları için.
Teğmen Stoddart buraya İngiltere Kraliçesi
Viktorya'nın temsilcisi olarak gelir. Yalnız yanında getirdiği hediyeler
Kraliçe nezdinde değil de Hindistan valisi adına olunca Emir Nasrullah Han bunu
kendine hakaret sayar ve elçiyi hapseder. Onu kurtarmak için daha sonra bil
elçi daha gönderilince ikisini birden idam ettirir.
Bukhara’da kaldigim pansiyon yine LP'den. Bukhara’nin
merkezi Leybi havuz'a yakin. Sarrafon B&b. Sahibi gencten bir cocuk.
Turklere benziyor. Odalar 25$. Esyalarimi odaya birakip disariya cikiyorum.
Otel sahibine ucak bileti ve gidilecek gorulecek yerler hakkinda sorular
soruyorum. Havalimaninda bilet isimi halledemedikten sonra Buhara, namı diğer
Buhara-ı Şerif. İslamiyet'te en değer verilen ve şeriflik olarak adlandırılan
yedi kentten biri. Tek kelimeyle inanılmaz bir şehir. Güzel olan bir tarafı da
tarihe olan saygıları. Özellikle eski Buhara denilen bölgede modern anlamda
yapılaşmaya gidilmemiş. Medrese ve camiler ön planda ve bunlar şehrin en yüksek
yapıları. Çölün ortasında kurulmuş bir kent olduğu için serinlemek amacıyla
şehrin birçok yerine 120'nin üzerinde havuz yapılmış ancak günümüz itibariyle
bunlardan sadece 27 tanesi kalmış. Bu havuzların birinin etrafında yemek
yiyebileceğiniz ve çay- kahve içebileceğiniz mekanlar mevcut. Buralarda şaşlık
(şiş kebap) yiyebilir, yanında Sarbast (bira) içebilirsiniz.
Buhara'nın en önemli özelliklerinden biri de
Nakşibendi tarikatının kurulduğu topraklar olmasıdır. Burada Nakşi tarikatının
kurucusu Bahaeddin Nakşıband ile onun hocası Abdulhak Gujduvani'nin türbelerini
ziyaret edebilirsiniz. Nakşıband türbesi Türkler tarafından onarılmış, (taharet
musluğunun varlığı bunu kanıtlıyor) çevre düzenlemesi ve tarihi yapılarıyla
görülmeye değer bir yer. Ayrıca türbenin içinde yer alan mezarlıklar da
bizdekilerden oldukça farklı. Kimi mezarların üzerlerinde ölen kişinin resmi var.
Ben cok begendim. Sehrin disinda ama kesinlikle gitmeye deger.
Cikista bu sefer sehrin disinda olan ozbek pilavi
yapan sofor lokantasina gittim. Otel sahibi ve diger soforler tavsiye etti.
Ozbek pilavi sadece oglenleri yapiliyor, yani aksam taze pilav yeme sansiniz
yok. Burada yapilan Ozbek pilavi biraz daha farklı. Daha az yağlı gibi ama çok
hoşuma gitti. Fiyatı 20.000Uzsom yanindaki eklerler beraber. Eğer ayran vs
alırsanız biraz daha artıyor. Akabinde şehir merkezine geri döndüm ve klasik Bukhara
yuruyus rotasıni yaptım. Sehir Samarkand’a gore cok daha ufak oldugu icin kolay
oldu, isin dogrusu
Kolon minare ve bulunduğu alan çok etkileyici. Zindan
da oyle. Aynı şekilde kalenin dışarıdan görünüşü de. Cesm'i Eyub, Eyub
peygamber adına yapılmış başka bir türbe. Türbe geleneği heryerde var. Dualar
ve para atılan bölüm ile hep aynı. Burada ismi üzerimde hazreti Eyub'un Çeşmesi
var. Burada buz gibi su çıkarttığı yazıliydı ceşme duvarında. Heryere havuzlar
yaptirilmis, eski zamanlarda, insanlar serinlesin diye, keza bir suru hamam ve
su toplama (sarnic benzeri) binalar da yapilmis, batakliklar kurutulmus ve Aral
Golu’nden su getirilmeye calisilmis (Amu Darya).
Çeşmeden su içme geleneği oldugu icin ben de tadina
baktim, felaketti, toprak ya da killi toprak tadi vardi. Hemen agzimi Nestle Su
ile calkaladim.
Bu kadar ülke Stan gezdim hala doğru dürüst suya
rastlamadım. En iyi suyun Nestle artezyan suyu oldugu yerde ne söylesem boş :-)
Gelecek olanlara tavsiyem, kimse gazlı su almasın,
bazen tuzu çıkabiliyor. Bildiğiniz artezyan Nestle pet şişe bir litre çok
popüler - 2000uzsum.heryerde aynı fiyat ve tek alternatif şimdilik.
Cikista, turist rotasinin disina ciktim, bir cok
medresenin yikilmaya yakin halini gordum, ileride eski bir hamami fark ettim.
Kimse yoktu, tek basima hamam keyfi yaptim, hem de sadece 7000Uzsom, kese ile
12000Uzsom, ama kese yapanlarin eli bir hayli agirJ
Donuste Leyb-i Havuz etrafinda herkesin fotograf
cektirdigi bir heykel var. Nasreddin Hoca. Konusunca anladim ki fikralarda
ayni. Herhalde buraliydi ikizi de Anadolu’da geziyordu sanirim. Bizim Nasrettin
Hoca’nın kökeni burası olduğunu iddia ediyorlar. Ancak Hoca’nın buralarda eşeğe
ters bindiği falan yok. En azindan heykelde duz binmisti J
Gun batimina yakin yolda karsilastigim 1 Alman ciftle
beraber Kolon Minare’ye gittim, gun batimina yakin, gozumle teras var mi acaba
gun batimi birasi icin diye bakarken, kalabalik bir teras’ta karar kildik.
Zaten baska da biryer yoktu. Bu arada yine yaziyorum, ezan sesi bu kadar
yakininda bile yok. Camii’ler islevini kaybetmisler mi bilmiyorum. Manzara
muhtesemdi gunesi batirirken.
Ozbeklerle konusuyoruz, okumustum ama yine de teyit
etmek icin bazi sorular soruyorum. Buralarda Ramazan bir gunluk bayrammis ama
en büyük bayramı Nevroz, tam bir hafta kutlanıyormus (21Mart). Nevroz
denildiğinde herkesin gözleri parlıyor ve Buyuk bayram karşılığını veriyorlar. Bu
topraklar birçok medeniyete ev sahipliği yapmış. İran etkisi hem mimaride hem
de sosyal yaşamda hissediliyor ve Zerdüştlükten (Iran) kalma gelenekler devam
ettiriliyor. Özbek kimdir sorusu herkesin merak ettiği bir soru. Yeni bir
kavram, Cengiz Han’ın torunu Batu Han tarafından 1227’de kurulan Altın Orda
Devleti’nin başına 1313 tarihinde 9. han olarak gelen Özbek Han’ın zamanindan
gelme sanirim, yoksa esasen buralari cok yakin zamana kadar beylikmis, Bukhara,
Khiva vs seklinde, yani Ozbek ismi cok yeni olmali, herkes doğduğu kente ait
olduğunu belirten ifade ile kendini tanıtıyordu herhalde eskiden ben
Buharalıyım ben Khivaliyim vs.
No comments:
Post a Comment