Friday, 19 September 2014

DAY3-05.09.2014 - PAMIR Yolu Tajikistan - Bulunkul - Rashvika - Langar - Yamchun - BibiFatima - Ishkashim



Bugünkü rota esasında iki gün içinde yapacagımıza eşdeğer. Ilk programda iki gün seyahat edecekken programı bir gün kısaltıp sadece Cumartesi günleri Afganistan sınırında kurulan Ishkashim sınır geçişinin olduğu yerde kurulan pazara yetişmek amacimiz. Ben Afganistan’a gidecegim ama grupta oraya gidecek olan kimse yok.
Gölleri geçerek sınıra doğru güneye iniyoruz. Sınırı geçmememize rağmen sınırdaki askeri birlikte kayıt yaptırıyoruz ve Pamir nehri boyunca solumuzda Afganistan olacak şekilde ilerliyoruz. Manzara yine muhtesem, derin yamaclar karsilikli hem Afganistan hem de bizim tarafta. Göç zamanı oldugu icin, onlarca koyun, keçi be büyükbaş sürüsü yollarda önümüzde tozu dumana katarak ilerliyorlar, amaçları havalar çok soğumadan aşağılara inmek. Bundan sonra hep dere boyu gideceğiz 2 gün boyunca, bir taraf hep uçurum, diğer tarafımız dağ. Yol varmış bir zamanlar ama şimdi esamesi okunmuyor. Manzara inanılmaz güzel ve etkileyici. Boz, sarı, kurak ve karlı daglar var hem Afgan hem de Tacik tarafında. Rus askerlerinin uçuruma yuvarlandığı yerde fotoğraf çektiriyoruz.
Ilk durağımız Langar civarındaki eski devir duvar yazıları. Şöförümüz yeri biliyor, bu sefer daha eminiz bulacağımıza. Yürüyoruz köyün içinden, mezarlığın içinden çıkılıyor diyorlar. Mezarlık Müslüman mezarlığı ama ne hikmetse mezarlarda Ruslar'dan kalma bir alışkanlık olsa gerek mezarlarda fotoğraflar var (polaroid de var çok ince taş işçiliği de). Bir kaç grafiti benzeri haricinde duvar yazısı göremiyoruz eski dönemlerden ama alan eski bir nekropol o cok bariz ama kazılmamış defineciler tarafindan daha.
Daha sonra da eski caglardan kalma bir budist tapinagina gidiyoruz, yeni onarilmis. Buyuk bir kaya blogunun uzerine bir suru magara ve en tepesinde tapinak (ya da adak yeri) var.

Afganistan'dan gelen nehirlerin deltasına kurulmuş köy. Ilk kez yeşil bir köye geldik. Burada daha evvel hiç duymadığım ve okumadığım bir müzeye gidiyoruz. Bu vadi ve devami tamamıyla başka bir kültüre ev sahipliği ediyor, orada ilk kez cok sik jip’ler goruyoruz, ilk once askeri bir jip saniyorum. Ama dikkatli bakinca AgaHan Foundation’in yazisi var. AgaHan buralarin gercek koruyucusu ve butun kalkinma projelerinin arkasinda olan kisi (vakif/grup neyse). Sonrasinda da sik sik karsilastik zaten Aga Han ile. Bu bolge Wakhan Corridor olarak aniliyor, Ismaili yani Sufi inancının merkezi sayılıyormuş. Yanimiza muzenin kapi-kulu olan ailenin oglu Nazim’i aliyoruz. Müze olarak, buraların meşhur Sufi hocasının (Mubarak Kadam Wakhani (1843–1903)) evinin bir kopyasının olduğu eve gidiyoruz. Eve girmeden evvel de yine aynı hocanın yaptığı güneş saatini anlatıyorlar bize. Güneş saati (solar calendar) Nevruz'un tam zamanını gösteriyormuş ve her sene Nevruz'un başlangıcı da güneş saatine bakılarak yapılıyormuş. Müze içerisinde de hocanın öğretileri, yazdığı kitaplar ve hakkında yazılan kitaplar var. Geniş bir odada ibadet zamanı çaldığı yaylı sazları görüyoruz eski zaman evi içerisinde. Hazreti Ali başköşede. Çok Telli sazlarla kısa bir konser veriyor. Söz yok, hüzün var makamlarda. Ibadet zamanı çalınıyormuş sazlar. 
Hoca ölmeden bir sene evvel kendi mezar yerini yaptırmış ve beni buraya gömün demiş. Hem mezar yerinin fotoğrafı hem de hocanın 40 gün geçirdiği Çilehane'nin fotoğrafı var. Ziyaretçiler anlasın diye Çilehane'nin bir benzerini yapmışlar dışarıya. Çok ilginç bir deneyim oldu müze.



Dışarı çıkınca yol boyunca ilerlerken Karl Marx ve Angels yanyana sag tarafımızda, tahminen 6,000 üstü zirveler. Ismini hala değiştirmemişler. 
Yolun altından yukarıda bir tepede bir kale gözüküyor kıvrıla kıvrıla yol yukarıya çıktı ve biz kaleye ulaştık. Bütün vadiye hakim hala ayakta kalabilmiş bir tepe. Tahminen diğer bütün kaleler gibi bunu da Ruslar Afgan savaşında gözetleme amaçlı kullanmışlardır. Yamchun olması lazım kalenin ismi.

Az ilerisinde meşhur sıcak su kaynağı BibiFatima var. Dağ yarığında nehir dibinde sıcak su çıkan yerin etrafını çevirmişler, çocuğu olmayan kadınlar için bir şifa yeri(ymiş). Giriş 2-3$. Kadınlar ve erkekler ayrı ayrı alınıyor içeri. Keyifli bir deneyim 10 dakika için olsa bile. Su gayet sıcak, çocuk sahibi olmaya çalışan yok aramızda o yüzden 5 ritüeli yapmadan çıkıyoruz içeriden.
Bizim sıramız gelene kadar bizden hemen sonra gelen kadınlarla muhabbet ediyoruz. Daha doğrusu onlar soruyor biz cevaplıyoruz. Bir de fotoğraf çektirmek istiyorlar. Müslüman bir yerde biraz ilginç bir durum. Ilk o zaman dikkatimi çekiyor gözleri. Gözlerin çoğunluğu renkli ve geneli çok açık mavi. Suratlar güzel, Boyunlar uzun ve herkes ince. Şöför durumu anlıyor, buralarda ne yazık ki böyle diyor, biraz farklılar diyor fotoğraf için. Haklı fark çok büyük. Zaten Pamir'in Wakhan Corridor'da Vadisinde hep aynı kadınları göreceğiz, güzel uzun ince ve alımlı aynı zamanda hayatın merkezinde. Çoban olarak bu kadar çok kadını başka hiçbir ülkede görmedim, restoran - otel - market işleten de keza. Dini olarak Sufi (Ismaili) inancini benimsemisler. Belki de o yuzden.

Bugünkü son durağımız Ishkashim. Köyün tahminen tek oteli olan Hanis GuestHouse’da kalıyoruz. Ev sahibi Vadi, cok becerikli ve ingilizce biliyor. 20$ oda kahvaltı ve yemek. Otel dolu iyi ki yer ayırırmışız. Alman Fransız Italyan Iranli Israilli Isvicreli turistler var. Herkes yarın kurulacak pazar için orada. Akşam yemeğinde ve akabinde yolculuk anıları anlatılıyor. Herkesin farklı bir hikayesi var, Rus kızlardan sıkılıp kafa dağıtmak için Dusanbe'ye gelip iki haftadır tek başına dağlarda kiraladığı motosikleti ile gezen Milano'lu Steffano mu yoksa Alsace bölgesinden tek başına Osh'a gelip oradan otostop ile Pamir'e geçip orada tek başına yürüyüş yapan Guillam mı ya da tek başına Isviçre'den jip'iyle gelmiş olan teyze mi? Hikaye bol, gece kısa.

No comments:

Post a Comment