Bugünkü rota esasında iki gün içinde yapacagımıza
eşdeğer. Ilk programda iki gün seyahat edecekken programı bir gün kısaltıp
sadece Cumartesi günleri Afganistan sınırında kurulan Ishkashim sınır geçişinin
olduğu yerde kurulan pazara yetişmek amacimiz. Ben Afganistan’a gidecegim ama
grupta oraya gidecek olan kimse yok.
Gölleri geçerek sınıra doğru güneye iniyoruz. Sınırı
geçmememize rağmen sınırdaki askeri birlikte kayıt yaptırıyoruz ve Pamir nehri
boyunca solumuzda Afganistan olacak şekilde ilerliyoruz. Manzara yine muhtesem,
derin yamaclar karsilikli hem Afganistan hem de bizim tarafta. Göç zamanı
oldugu icin, onlarca koyun, keçi be büyükbaş sürüsü yollarda önümüzde tozu
dumana katarak ilerliyorlar, amaçları havalar çok soğumadan aşağılara inmek.
Bundan sonra hep dere boyu gideceğiz 2 gün boyunca, bir taraf hep uçurum, diğer
tarafımız dağ. Yol varmış bir zamanlar ama şimdi esamesi okunmuyor. Manzara
inanılmaz güzel ve etkileyici. Boz, sarı, kurak ve karlı daglar var hem Afgan
hem de Tacik tarafında. Rus askerlerinin uçuruma yuvarlandığı yerde fotoğraf
çektiriyoruz.
Ilk durağımız Langar civarındaki eski devir duvar
yazıları. Şöförümüz yeri biliyor, bu sefer daha eminiz bulacağımıza. Yürüyoruz
köyün içinden, mezarlığın içinden çıkılıyor diyorlar. Mezarlık Müslüman
mezarlığı ama ne hikmetse mezarlarda Ruslar'dan kalma bir alışkanlık olsa gerek
mezarlarda fotoğraflar var (polaroid de var çok ince taş işçiliği de). Bir kaç
grafiti benzeri haricinde duvar yazısı göremiyoruz eski dönemlerden ama alan
eski bir nekropol o cok bariz ama kazılmamış defineciler tarafindan daha.
Daha sonra da eski caglardan kalma bir budist
tapinagina gidiyoruz, yeni onarilmis. Buyuk bir kaya blogunun uzerine bir suru
magara ve en tepesinde tapinak (ya da adak yeri) var.
Afganistan'dan gelen nehirlerin deltasına kurulmuş
köy. Ilk kez yeşil bir köye geldik. Burada daha evvel hiç duymadığım ve
okumadığım bir müzeye gidiyoruz. Bu vadi ve devami tamamıyla başka bir kültüre
ev sahipliği ediyor, orada ilk kez cok sik jip’ler goruyoruz, ilk once askeri
bir jip saniyorum. Ama dikkatli bakinca AgaHan Foundation’in yazisi var. AgaHan
buralarin gercek koruyucusu ve butun kalkinma projelerinin arkasinda olan kisi
(vakif/grup neyse). Sonrasinda da sik sik karsilastik zaten Aga Han ile. Bu
bolge Wakhan Corridor olarak aniliyor, Ismaili yani Sufi inancının merkezi
sayılıyormuş. Yanimiza muzenin kapi-kulu olan ailenin oglu Nazim’i aliyoruz. Müze
olarak, buraların meşhur Sufi hocasının (Mubarak Kadam Wakhani (1843–1903)) evinin
bir kopyasının olduğu eve gidiyoruz. Eve girmeden evvel de yine aynı hocanın
yaptığı güneş saatini anlatıyorlar bize. Güneş saati (solar calendar) Nevruz'un
tam zamanını gösteriyormuş ve her sene Nevruz'un başlangıcı da güneş saatine
bakılarak yapılıyormuş. Müze içerisinde de hocanın öğretileri, yazdığı kitaplar
ve hakkında yazılan kitaplar var. Geniş bir odada ibadet zamanı çaldığı yaylı
sazları görüyoruz eski zaman evi içerisinde. Hazreti Ali başköşede. Çok Telli
sazlarla kısa bir konser veriyor. Söz yok, hüzün var makamlarda. Ibadet zamanı
çalınıyormuş sazlar.
Hoca ölmeden bir sene evvel kendi mezar yerini
yaptırmış ve beni buraya gömün demiş. Hem mezar yerinin fotoğrafı hem de
hocanın 40 gün geçirdiği Çilehane'nin fotoğrafı var. Ziyaretçiler anlasın diye
Çilehane'nin bir benzerini yapmışlar dışarıya. Çok ilginç bir deneyim oldu
müze.
Dışarı çıkınca yol boyunca ilerlerken Karl Marx ve
Angels yanyana sag tarafımızda, tahminen 6,000 üstü zirveler. Ismini hala
değiştirmemişler.
Yolun altından yukarıda bir tepede bir kale gözüküyor
kıvrıla kıvrıla yol yukarıya çıktı ve biz kaleye ulaştık. Bütün vadiye hakim
hala ayakta kalabilmiş bir tepe. Tahminen diğer bütün kaleler gibi bunu da
Ruslar Afgan savaşında gözetleme amaçlı kullanmışlardır. Yamchun olması lazım
kalenin ismi.
Az ilerisinde meşhur sıcak su kaynağı BibiFatima var.
Dağ yarığında nehir dibinde sıcak su çıkan yerin etrafını çevirmişler, çocuğu
olmayan kadınlar için bir şifa yeri(ymiş). Giriş 2-3$. Kadınlar ve erkekler
ayrı ayrı alınıyor içeri. Keyifli bir deneyim 10 dakika için olsa bile. Su
gayet sıcak, çocuk sahibi olmaya çalışan yok aramızda o yüzden 5 ritüeli yapmadan
çıkıyoruz içeriden.
Bizim sıramız gelene kadar bizden hemen sonra gelen
kadınlarla muhabbet ediyoruz. Daha doğrusu onlar soruyor biz cevaplıyoruz. Bir
de fotoğraf çektirmek istiyorlar. Müslüman bir yerde biraz ilginç bir durum.
Ilk o zaman dikkatimi çekiyor gözleri. Gözlerin çoğunluğu renkli ve geneli çok
açık mavi. Suratlar güzel, Boyunlar uzun ve herkes ince. Şöför durumu anlıyor,
buralarda ne yazık ki böyle diyor, biraz farklılar diyor fotoğraf için. Haklı
fark çok büyük. Zaten Pamir'in Wakhan Corridor'da Vadisinde hep aynı kadınları
göreceğiz, güzel uzun ince ve alımlı aynı zamanda hayatın merkezinde. Çoban
olarak bu kadar çok kadını başka hiçbir ülkede görmedim, restoran - otel -
market işleten de keza. Dini olarak Sufi (Ismaili) inancini benimsemisler.
Belki de o yuzden.
Bugünkü son durağımız Ishkashim. Köyün tahminen tek
oteli olan Hanis GuestHouse’da kalıyoruz. Ev sahibi Vadi, cok becerikli ve
ingilizce biliyor. 20$ oda kahvaltı ve yemek. Otel dolu iyi ki yer ayırırmışız.
Alman Fransız Italyan Iranli Israilli Isvicreli turistler var. Herkes yarın
kurulacak pazar için orada. Akşam yemeğinde ve akabinde yolculuk anıları
anlatılıyor. Herkesin farklı bir hikayesi var, Rus kızlardan sıkılıp kafa
dağıtmak için Dusanbe'ye gelip iki haftadır tek başına dağlarda kiraladığı
motosikleti ile gezen Milano'lu Steffano mu yoksa Alsace bölgesinden tek başına
Osh'a gelip oradan otostop ile Pamir'e geçip orada tek başına yürüyüş yapan
Guillam mı ya da tek başına Isviçre'den jip'iyle gelmiş olan teyze mi? Hikaye
bol, gece kısa.
No comments:
Post a Comment